Hemen herkesin hayatının bir döneminde reflü ile tanıştığını söyleyen Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel, bu can yakıcı, ancak tedavisi kolay hastalığı anlattı....
Son yılların moda hastalıklarından reflü, toplumun büyük bölümünde hafif bir şekilde atlatılırken, belli bir kesimin canını fena halde yakıyor. Acısı büyük, tedavisi kolay olan reflü konusunda uzmanlaşan İstanbul Cerrahi Hastanesi Reflü Hastalığı Tanı ve Tedavi Merkezi kurucusu Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel, endeskopi ve laparoskopi yöntemlerinin eğitimini Japonya ve ABD Yale Üniversitesi'nde almış. Dünyada ilk laparoskopinin 1987 yılında başladığını, kendisinin de 1998'de Ankara'da reflü operasyonlarına giriştiğini söyleyen Prof. Dr. Yerdel, üniversitenin kadrolu profesörüyken istifa edip İstanbul'a geldiğini belirtiyor. "Üniversitenin çalışma sistemi, prensipleri, anlayışı ve 'mış' gibi olan işlerden çok bunaldım ve 2003 yılında gelip bu merkezi kurdum" diyen Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel, o tarihden bu yana da laparoskopi ve reflü cerrahisi ile uğraşıyor. İşte Prof. Dr. Yerdel'in ağzından can yakan reflü hastalığı.... "Bugüne kadar 4 bin civarında reflü hastası değerlendirdim. 720 reflü ameliyatı söyleşi ameliyatı yaptım. Toplam ameliyat sayım bin 300 oldu. Tıpta bence profesyonellik her şeyi bilmemeyi gerektiriyor. Ben hem hemoroitten çok iyi anlayıp hem kalın bağırsak hastalıklarını çok iyi bilip, hem tiroid hastalıklarını şahane anlayıp, hepsini bilmenin imkanı yok. Bu bütün sektörlerde bence böyle.
ŞİKAYETLER Kişinin yediklerinin istemeden ağıza doğru geri gelmesi ve buna bağlı olarak göğüs kemiğinin arkasında yanma hissetmesi reflünün en tipik şikayetidir. Amerikalıların "heart burn" yani "kalp yanması" olarak adlandırdığı bu durumu bizim hastalarımız ağıza acı su gelmesi olarak nitelendirebiliyor. Bu bazen yanma şeklinde olmayabiliyor ve ağrı olarak da algılanabiliyor. Bu tip bir göğüs ağrısı, ileri yaştaki birinde kalp krizi ile bile karışabilmekte. Nitekim kalp krizi geçirmekte olduğunu sanıp acil servise başvuran ileri yaştaki kişilerin yüzde 10-15 gibi hatırı sayılır bölümünde aslında problemin basit bir reflü atağı olduğu anlaşılmaktadır bazı tetkiklerden sonra. Öyle ki bazen gereksiz yere anjiyo yapılmış hastalara bile rastlamak mümkün.
UYKUDA DA OLABİLİYOR Reflü hastalığı birçok kişide ise; sık tekrarlayan ses kısıklıklarının ve boğaz problemlerinin araştırılması sırasında tanı almakta. Reflüye bağlı geniz-boğaz problemi olanlar daha çok sabah uyandıklarında şikayetlerinin fazla olmasından yakınırlar. Bunun nedeni gece yatar pozisyonda uyurlarken, kendileri farketmeksizin süregelen reflü. Yatar pozisyonda yer çekiminin koruyucu etkisinden de mahrum olan hastalar, uyku durumunun bilinçsizliğinin de etkisi ile genizlerine kadar yükselmiş olan asitin etkisine maruz kalıyor. Profesyonel anlamda sesini kullananlar için çok ciddi problemlere yol açabiliyor reflü hastalığı ve ciddi iş gücü kaybına neden oluyor.
ASTIM NEDENİ Ayrıca erişkin yaşta ortaya çıkan astım hastalığının çoğu kez nedeni reflü hastalığı. Bunun nedeni ise reflüsü olan bir kişi gece yattığında farkında olmaksızın ağzına ve oradan da akciğerine gelen çok az miktardaki "asit" mide kapsamının burada yaptığı hasar. Hava yollarına sürekli kaçmakta olan asit, hava yollarında spazmlara yol açarak aynen klasik astım bulgularına yol açabiliyor. Bir de yutma borusu alt ucu sinirleri ile hava yollarının sinirlerinin beyinde ortak yollar kullanmaları sonucu refleks bir mekanizma ile de reflü astım benzeri durumlara yol açabilmekte. Yani ataklar şeklinde gelen öksürük krizleri, hışıltı solunumla karakterli astım tablolarına yol açabilmekte reflü. Bu hastalar kimi zaman yıllar boyunca yanlış tedavilerle oyalanabiliyor. Dolayısı ile önceden hiçbir akciğer rahatsızlığı bulunmayan ve 30'lu ya da 40'lı yaşlardaki birine astım tanısını koyarken altta yatan nedenin reflü olmadığının mutlaka araştırılması lazım. Çünkü eğer astımı tetikleyen reflü ise bunun tedavisi tamamen farklı ve böyle bir hasta 40 dakikalık basit bir cerrahi girişimle normale döndürülebilmekte. Öte yandan gerçek astım hastalığının da reflüyü tetikleyebildiğini hatırlatmakta yarar var. Sonuç olarak astım- reflü bağlantısında hangisinin neden ve hangisinin sonuç olduğunun çok iyi bilinmesi lazım ki, doğru tedavi yapılabilsin. Bu da ancak ve ancak bu konuda ciddi tecrübe sahibi ekiplerin elinde mümkün olabiliyor.
ORUÇ REFLÜ YAPAR MI? Reflü hastalığının oluşmasına oruç tutmanın hiçbir etkisi olmaz. Ancak zaten ciddi reflü hastalığı bulunan bir kişinin oruç tutuyor olması gereken diyet biçimini olumsuz yönde etkileyeceğinden dolaylı da olsa olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ameliyatı ise diyet önlemleri ve ilaçlara karşın reflüsü geçmeyen hastalarda eskiye oranla daha çabuk öneriyoruz artık. Ameliyat için üç temel kural var: Birincisi yoğun tedaviye karşın rahatlayamayan hastalar. İkincisi; genç yaşta olup ömür boyu ilaç, diyet ve önlemlerle yaşamak istemeyen hastalar. Üçüncüsü ise aslında reflünün bir komplikasyonu olan ve bir kanser öncüsü durum olan "Barrett" gelişmiş hastalar. İşte bu üç gurupta da anti-reflü ameliyatlar hastalara yeni bir yaşam sunabiliyor.