Güral Ailesi, 1984 yılında girdiği porselen sektöründe, kısa sürede büyüdü. Gürallar, Kütahya'yı porselenin başkenti yaptı ve şehri tüm dünyaya tanıttı Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Sema Güral Sürmeli, yazarımız Ece Vahapoğlu'na başarı öyküleri ile porselenin nasıl yaratıldığını anlattı....
Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Sema Güral Sürmeli ile memleketi Kütahya'daki fabrikalarında görüştük. Sema Hanım porselen üretiminin inceliklerini anlatırken kan kireçli sulara elini soktu, kan sıcak fırının yanında 'ateşte açan çiçekler'i anlattı. Saatlerce üretim alanlarının arasında dolaştıktan sonra sizler için işte bu sonbeti gerçekleştirdik.
* Güral Ailesi porselen işine nasıl başladı? Güral Şirketler Grubu olarak, ilk iş alanımız kömürdü. Kütahya Porselen San. A.Ş., 1974'te kuruldu. O dönemde çok ortaklı ve nakim nissesi bankalara ve kamuya ait bir şirketti. 1984'te bankaların sektörden çıkmak istemeleriyle porselen sektörüne girdik. Kütahya Porselen IMKB'de halka açık bir şirket olduğu için yüzde 75 hissesini biz aldık. Bizim yönetimimize geçince yalnızca yönetim felsefesinin değişmesiyle bile, hiç yatırım yapmadan büyüdük ve markalaşmaya başladık. Bugüne geldiğimizde Kütahya, porselen'in başkenti oldu, Kütahya Porselen ise bir dünya markası.
* Siz ne eğitimi aldınız? Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Seramik eğitimi aldım ve aynı okulda yüksek lisansımı tamamladım.
* Porselene Kütahya'da "ateşte açan çiçek" derler. Bu isim nereden geliyor? "Ateşte açan çiçekler" söylemini babam Nafi Güral bulmuştur. Biz toprağı işleyip, porselen haline getiriyoruz ve onları fırınlarda pişirdiğimizde ortaya pırıl pırıl porselenler çıkıyor. Yani çiçeklerimiz solmuyor. Bu nedenle babam da onlara "ateşte açan çiçekler" ismini verdi.
* Şirketinizde hangi bölümlerle ilgilisiniz? Şirketin Tasarım Bölüm Başkanlığı'nı yürütüyorum. Üretimin; tasarımından işlenmesine ve sunumuna kadar tüm aşaması sorumluluğumda.
'Pahalı değil zarif' * Porselen tabak neden pahalıdır? Porselenler pahalı değil, zariftir. Bu asil zarifliğin oluşmasının sonucunda bu güzel ürünlerin diğerlerine nazaran fiyatı farklı olur. Porselen, hammaddesi ve yapımı gereği oldukça meşakkatli bir üründür. Bu nedenle de biz porselene biraz kaprisli de deriz. Kalıplarla şekillenince, ısı derecelerine göre pişince nazlı bir porselen haline dönüşür. Tabii porselenin inceliği çok önemlidir. Zarif ve iyi bir porseleni bu sayede anlarsınız.
* Porselende son trendler neler? Bu yıl, suplalar tercih ediliyor. Renklerde, beyaz ilk sırada olsa da, krem, altın ve pastel tonlar hakim. Desenlerde ise geometrik ya da minimalist tarzları görüyoruz. Kır çiçeklerinin olduğu canlı tasarımlar gözde. Beş çayı keyfi için yalın, düz ve fincanlarda ise Victorya dönemi tarzında kıvrımlı takımlar tercin ediliyor. Günlük kullanım seçecekleri ise çok fazla.
'Olmazsa olmaz' * Çeyizlere eskisi gibi porselen takımlar alınıyor mu? Çeyiz kültürü, günümüz koşullarında değişikliğe uğradı. Artık genç kızlar çalışıyor. Bu yüzden de evlilik tarinleri yaklaştığında evlerini kendi zevkleri ve maddi imkanları doğrultusunda döşemek istiyorlar. Belki "çeyiz" kelimesi çok geleneksel geldiği için kişiler bunu dile getirmiyor ama bu olmazsa olmaz.
* Yeni neslin alışkanlıklarında değişiklik var mı? Kimi özel ya da günlük ayrımı yapmadan ranat takımları kullanıyor, kahvaltı ya da ikramlarında ise sportif sunumları tercih ediyor. Ancak kimileri özel davetler, günlük kullanım için ve kahvaltı gibi de sunumları için ayrı ayrı takım ve tarz belirliyor. Tarzlar; kişilerin yaşam standartlarıyla şekilleniyor. Yaş da önemli bir faktör. Amacımız her yaş ve beğeniye göre üretim yapmak. Kütahya Porselen bu yüzden herkese hitap eden bir marka.
* Porselenin yanı sıra seramik, vitrifiye gibi yan alanlarda da varsınız. Bunun sebebi nedir? Büyüme planınız nedir? Yer ve duvar karoları alanında Kütahya Seramik fabrikamız ile hizmet veriyoruz. Kütahya Seramik ürün segmentinde farklı profillerde yer alıyor. Buradaki asıl amacımız, tasarım konsepti üzerine yoğunlaşmak, minimalist ve modern üretimlerle tüm kitlelere hitap etmek. Bunun yanı sıra topraktan çıkan tüm hammaddeleri özelliklerine göre cam, vitrifiye, kiremit gibi şekillendiriyor ve tüketiciye sunuyoruz.
'Anadolu kaplanı değil' * Şirketinize 'Anadolu kaplanı' diyebilir miyiz? 80 sonrasında gelişen Türkiye'nin, Anadolu'dan yetişen ve büyüyen firmalarına bu ad verildi. Ancak biz Anadolu'dan tüm Türkiye'ye ve dünyaya üretim yaptık. "Anadolu Kaplanı" deyişi güzel ancak Türkiye'nin önemli bir sanayi kuruluşu dememiz daha doğru olur.
* Porselen ve seramik dışında SPA otellerine yoğunlaştınız. Kütanya'daki Güral-Harlek'in ardından Sapanca'da da yeni yatırımınız var. Neden SPA oteli? 1990'lı yıllarda Club Ali Bey tatil köyleri ile turizme giriş yaptık. SPA alanına kaymamızın nedeni ise; yaptığımız araştırmalar ve kişilerin tatil anlayışındaki beklentilerinden kaynaklanıyor. Özellikle çalışan insanlar, kısa tatillerinde ve yıllık izinlerinde hem kendilerine iyi bakım sağlayacak hem de daha fazla bir şeyler keşfedecek alanlar arıyor. Bu sayede de ruh ve bedenin bir bütün halinde uyuma kavuşturulacağı SPA merkezlerine gidiyorlar. Biz ilk olarak 2005 yılında, Kütahya'nın Termal su kaynakları bakımından zengin olan Ilıca bölgesinde Güral Harlek Termal Resort&SPA adıyla bu konseptteki ilk otelimizi açtık. Güral Harlek'te aldığımız başarıyı devam ettirmeyi amaçladık. Bu bağlamda da, Sapanca'da 2 yıl önce Güral Sapanca Wellness Park'ın inşaatına başladık. Bu otelimiz tamamen konsept bir içeriğe sanip. Türkiye'nin ilk gerçek wellness ve SPA merkezini inşa ediyoruz. Burada Osman Müftüoğlu ile birlikte yol aldık.
* Kardeşler arasında iş bölümü nasıl? Ağabeyim Erkan Güral, Kütahya Seramik Fabrikası'nın başında. Kız kardeşim Hediye Güral Gür, Kütahya Porselen iş geliştirme ve İK sürecini yönetiyor, aynı zamanda da Güral Sapanca ile ilgileniyor. En küçük kardeşim Gülden Güral ise Ambalaj Fabrikası'nın yönetiminde.
Sigaraya hayır... * Derneklerde aktif görev yapıyorsunuz. En çok hangisi size nitap ediyor? Sosyal hayatı ve vakıf işleriyle ilgilenmeyi seviyorum. Bana en çok hitap eden sağlık, eğitim ve çevreyle ilgili konular. Bu nedenle de; Türk Eğitim Vakfı, Sigarayla Savaşanlar Vakfı, Tema Vakfı, Bedensel Engelliler Vakfı, sosyal yardım vakıfları gibi konular birinci önceliğim. Üye olduğum tüm vakıf ve dernekler Türkiye genelinde hizmet veren, amacı yardım olan oluşumlar.
* Sigara konusundaki hassaslığınız bilinir. Neden? Sigara, Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği en büyük sorun. Ülkemizde de sağlığımızı, ekonomimizi, gelişimimizi etkileyen en önemli faktör. Sigara ile savaşıyorum çünkü çikolata yemesi, sinemaya gitmesi gereken çocuklar ne yazık ki sigaraya alıştırılıyor ve paralarını, hayatları boyunca zararından kurtulamayacakları bir zehre harcıyorlar. Sonrasında da sağlıksız, tüm orman alanlarını sigara üretmek için harcamış ya da sigara izmariti yüzünden oksijen kaynaklarını yakmış bir Türkiye ile karşılaşıyoruz. Bugün Türkiye'nin sigaranın neden olduğu sağlık sorunları için yaptığı harcamalar, Türkiye'nin eğitim sürecinin temeli olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden fazla. Bu nedenle hepimiz bilinçli olmalı ve artık 3. Dünya ülkesi durumundan kurtulmalıyız.