Peygamberler, toplumların, manevi olduğu gibi maddi gelişimlerinin de rehberidirler. Toplumlar, onların gösterdikleri yoldan gittikleri, onları izledikleri sürece, hem dünya hem de ahiret saadeti yoluna girmiş olurlar. Mucizelerde de toplumların terakki, huzur ve saadetiyle alakalı mesajlar vardır. Aynı zamanda peygamberlerin göstermiş oldukları mucizeler kendi dönemleriyle sınırlı da değildir. Her mucize, hayati bir gerçeğe ve gelecekte ortaya çıkacak bir meseleye işaret etmektedir. Mesela Kur'an'da, Hz. Süleyman'la alakalı "Sabah gidişi 1 aylık mesafe, akşam dönüşü de yine 1 aylık mesafe olan rüzgarı Süleyman'a (onun emrine) verdik" (Sebe, 34/12) buyurulmaktadır ki, ifade edilen rüzgar, bilinen rüzgarlardan değil, Hz. Süleyman'ın emrine verilmiş bir rüzgardır. Hz. Süleyman, emrine verilen bu rüzgarla, mucize olarak 1 günde vasıtasız olarak havada 1 aylık yol katederek dilediği yere gidebiliyordu. Vasıtasız olarak semalara çıkıp havada gezmek, terakki adına insanoğlunun ilerleyebileceği en son sınırdır.