Maçın hakkı değil
Önceki akşamki televizyon programlarında SinanEngin "Ben futbolun tek sorumlusuyum. Siz Beşiktaş'ı ocak ayında görün" diyerek iddialı söylemlerde bulundu. Eh bu da sürpriz değildi. ŞampiyonlarLigi gelirlerine temlik konulması, Tigana'nın alacak davası açması, futbolculara uzun zamandır para ödenmemesi, teknik direktör ErtuğrulSağlam'ı ince ince kıyma işlemleri istifalar ve Galatasaray mağlubiyeti... İşte böyle bir atmosferde Beşiktaş, Porto karşısına çıkıyor. 'Haydi hayırlısı' diyerek endişeli bir şekilde maç yazıma geçiyorum. Beşiktaş maça 4-3-3 düzeniyle mutlak 3 puanı hedefleyerek başlıyor. Tabii ki bu düzende kanatlarda Porto daha tesirli görünüyordu. Seyircinin müthiş desteğiyle daha çok hücumu düşünen Siyah-Beyazlı ekibimiz bu maçı kazanmak istiyordu. 5 net gol pozisyonu bu isteğin ürünüydü. Bilhassa İbrahimToraman'ın gol yapamadığı iki mutlak pozisyon var ki inanılmaz. Son haftalarda hakem hatalarından çok çeken Beşiktaş iyi bir hakem de bulmuş gibiydi. Porto kalesini ilahlar korurken yüksek tempoda ilk yarıda sona eriyordu. Takımlar soyunma odasına giderken Beşiktaş'ın etkili taraftar grubu ÇARŞI da son kozunu oynayarak cinleri stattan kovuyordu. İkinci yarı da aynı tempoda başladı. GökhanZan,Porto'nun tehlikeli yan ataklarını doğru kademelere girerek kesiyordu. 60. dakikada cinlerin kovulduğu belli oldu. Portekiz ekibi altıpastan inanılmaz bir gol kaçırdı. Daha sonraki dakikalarda karşılaşmanın ve Beşiktaş'ın temposu gittikçe düşüyor. Her iki takım da beraberliğe razı bir görüntü çiziyordu. Bu maçtan önceki bütün olumsuzluklara rağmen ErtuğrulSağlam'ın talebeleri güçlü rakibi karşısında başa baş oynadı, pozisyon zenginliği açısından ise daha iyiydi. Taa ki son dakikaya kadar... Bu ana kadar doğru dürüst pozisyon bulamayan Porto, en azından hakkı beraberlik olan Beşiktaş'ı sahadan eli boş gönderdi.