Beşiktaş'a yazık
Seyircisiz tatsız bir derbi. Bakalım ne zaman cezalar, centilmen sağ duyulu seyircilere değil de olayların gerçek sahipleri tesbit edip onlara verilecek. Beşiktaş'ta sular bir türlü durulmuyor. Durumlaz da. Çünkü yanlış sistemde. Maça iki gün kala CelatKolot'tan inciler. Ertuğrul'a ve transferlere ağır eleştiriler. Ve sonucunda istifa. Beşiktaş'a yazık, CelalKolat'a da. ErtuğrulSağlam'a da sabırlar. Galatasaray'da da durup duruken HakanŞükür ve Lincoln olayları. Maç, öncesi ve sonrasıyla büyük tartışmalara gebe. Özetle iki ezeli rakip, 8 büyüklüğünde deprem yaşayarak maça çıkıyorlar. Centilmen Başkan Sayın ÖzhanCanaydın'a açılan duygu yüklü pankartlar çok anlamlıydı. Tekrar geçmiş olsun beyefendi başkan. İlk yarı boyunca tatsız tutsuz bir maç sergilenirken HakanArıkan'ın kısa düşen yumruğunda HakanBalta, düzgün bir vuruşla skoru 1-0 yapıyordu. 43. dakikada SerdarKurtuluş'un nefis asistiyle Beşiktaş'ın en iyisi Tello sol ayağıyla falsolu bir şutla beraberliği sağlıyordu. Koca 45 dakikada futbol adına kayda değer başka hiç bir şey yoktu. Böyle bir futbolu başlıca sebebi, iki teknik direktörün geri dörtlülerini çakılı oynatmaları ve oyunun orta sahada kitlenmesiydi. İkinci yarıda SerdarÖzkan, geçen haftaki başarılı olduğu yeri göbeğe çekilince Beşiktaş'a biraz daha hareket geldi. İki takım da üst üste üç pas yapamazken bilhassa Beşiktaş'ta Bobo ve Norbre'nin son derece tesirsiz oyunları hem skor olarak, hem de futbol olarak hiç bir şey vermiyordu. Nitekim Kartal'ın bu etkisiz görüntüsü sonucunda Galatasaray'ın atakları sıklaştı. Nonda'nın penaltı golüyle de 75. dakikada 2-1 üstünlüğü sağladılar. Bu dakikalarda ErtuğrulSağlam, son hamleyi yapmakta gecikti. Higuen'i oyuna aldığında iş işten çoktan geçmiş maçın sonu gelmişti.