- Siz gençlikte turizm rehberiydiniz değil mi? - Evet, başka işlerimiz de vardı ama ben İngilizce ve Arapça bildiğim, turizme de yatkın olduğum için severdim rehberliği.
- Gençlik yakışıklılık varken pek çok yaşanmışlık da vardır değil mi? - Aman Savaş Abi tehlikeli sularda yüzdürme beni.
- Canım geçmiş gitmiş günler ne olacak ki? - Aslında vardı bir şey.
- !!!!!!! - Eşim de bilir bunu. Bir İtalyan kız bana aşık olmuştu.
- Siz ona aşık olmadınız mı? - Benimki ilgiydi sadece. Aşk denemezdi. Çok uzun olmayan bir arkadaşlık süresi geçirdik. Ama büyük sözü dinledim.
- Neydi ki büyük sözü? - Elden ele hayır olmaz. Kültürleriniz çatışır, uyum olmaz aranızda, mutsuz olursunuz dediler. Mümkünse bildiğin tanıdığın çevrelerden, hatta mahallenden sokağından bir izdivaç yap dediler.
- Öyle mi yaptınız? - Hayır, sizin sokaktan evlendim.
- !!!!!! - (gülerek) Hani gençliğinizde Vatan Caddesi'nde anneniz, babanızla birlikte oturduğunuz ev var ya.
- Bizim ev yani. Eee? - İşte ben sizin o apartmandan kız aldım abi. 2 kat yukarınızda oturan komşunuzun kızı şimdi çocuklarımın annesi.
- Hatırlıyorum şimdi. Çok sevdiğimiz komşulardı onlar. Ufacık ufacık sevimli çocukları vardı. İyi de nereden gördün buldun bizim komşu kızını başkanım? - Bir toplantıda tesadüfen gördüm. Kayınpederim Mustafa Aksoy'u zaten tanıyor, seviyordum. Hemen karar vermedim. Bir sürü seçenek içerisinde aklımda kaldı.
- !!!!!!! - Sonra babam babasına gitti, istedi Allah'ın emriyle. Ama kız; "Asla olmaz. İstemem" diye tutturmuş.
- Beğenmemiş mi yoksa? - Görmemiş ki hiç. Sonradan itiraf etti. "Bu çocuk Ali Rıza hocamızın oğlu. İlahiyat mezunu. Kim bilir karşıma ne çıkacak?" demiş. Bir gördü, her şey bitti.
- Vayyy başkanım! Clark mı çektiniz bakışlarla filan? - İlk görüşmeye ablasıyla gelmişti. Hiç unutmam; 10 Aralık 1996'ydı. Yeşilköy'de çiçekçinin önünde buluştuk. Böyle afra tafrayla gelmişti. Kibarlığım üstümde. Bir buket çiçek yaptırmışım hemen takdim ettim. Sonra arabada yanıma oturdu. Kaşıbeyaz'a götürdüm onları. Konuştuk. (gülerek) Orada karizmayla hallettim durumu. Haftasına buluşmak üzere sözleştik buluştuk. 'Doğrudan konuya girdim'
- Yine mi kebapçıya? - Yok. İkinci toplantıyı Hıdiv Kasrı'nda yaptık.
- !!!!!!!!! - (gülerek) Pardon, ağız alışkanlığı toplantı diyorum. İkinci buluşmaya yani. Buluşup bu kez Hıdiv Kasrı'na gittik. Vakit kısıtlı, doğrudan konuya girdim. "Olacak mı?" dedim, "Tamam" dedi. Kısa zaman sonra nişanlandık Topkapı Eresin Otel'de.
- Aşk, sevda sonradan mı geldi? - Zaten aşk bir ilk görüş değil midir?
Servisi 
