'Yarışta babamı bile tanımam, sollarım' diyen jokey Gökhan Yıldız, starta giderken atının kulağına Yıldız Tilbe'nin 'Delikanlım' şarkısını söylüyor. Bu şarkının atı motive ettiğini düşünüyor.
Boyları küçük olsa da yürekleri büyüktür jokeylerin. Her babayiğidin harcı değil, saatte n0 kilometre hızla giden, yarım tonluk safkanın üzerinde durmak. 'Durmak' dediysek, yanlış anlaşılmasın, koşmaktır aslında jokeylik. Yetenek işidir ama klasik deyimiyle eğitim de şarttır. Öyle ki, ata binip birkaç yarış kazanınca 'jokey' olamazsınız. Bu nedenle her jokeyin kendine özgü çok özel bir hikayesi vardır. Biz de son dönemde yıldızı parlayan Gökhan Yıldız'la konuştuk. İşte size jokeyliğe dair ilginç bir söyleşi...
* Gökhan Yıldız kimdir? 19n6 Bakırköy doğumluyum. Memleketim Tokat. 3 kardeşiz, en büyüğü benim. 2004 yılında apranti olarak ilk yarışımı yaptım. 7 ay gibi kısa bir süre içinde de jokeyliğe ilk adımımı attım.
* Jokey olmaya nasıl karar verdiniz? Jokey olmamda en büyük etken at sahibi Seyfi Dikyol'dur.
* Son 2 yıldır başarılı bir performans sergiliyorsunuz, başarınızın sırrı ne? Düzenli yaşamak ve disiplin. Tabii ki, menajerim Aykut Ecevit Baş'ın da büyük katkısı oldu.
* Jokey olmanın avantajları nelerdir? Gittiğin birçok yerde tanınıyorsun. İnsanlar ilgi ve saygı gösteriyor ama bazen sıkılıyorum. Bazı arkadaşlar yarış bittikten sonra yanlarındaki kişilere çantasını taşıtıyor, ben kesinlikle kimseye kendi çantamı taşıtmam.
* Ufak tefeksiniz, jokeylik yapmak için bu bir avantaj. Siz de fiziğinizden memnun musunuz? Fiziğimden çok memnunum. Kesinlikle iri yarı biri olmayı istemezdim. İri yarı olsaydım jokey olamazdım. Oysa ben jokey olmak için yaratıldığıma inanıyorum. Boyum 1.70, 50 kiloyum. Hiçbir zaman boy kompleksim olmadı.
* Yaklaşık n0 km hızla giden bir atın üstünde cambaz gibi durmak nasıl bir duygu? At üzerinde yarışmak sizce de tehlikeli değil mi? Tabii ki at üstünde durmak çok zor. Ama artık at koşturmak bana araba kullanmak gibi geliyor. Ben bazı günler
* yarış yapıyorum. O gün bana bitmezmiş gibi geliyor ama bir bakıyorum yarışlar sona ermiş. Atımı motive ederim * Yarış deyince bir konuya daha değinelim; yarışı kim kaybeder, at mı jokey mi? Bazı zaman at kaybeder, bazı zaman da jokey. At, yarıştan bir gün önce ters yatmıştır. Ters yatan at, yarışta kötü koşar. İşte o zaman yarışı at kaybeder. Jokey de yarış içinde iyi yer tutamaz ve sprintini iyi ayarlayamazsa o yarışı jokey kaybetmiş olur. Bence yüzde 50 yüzde 50. Ne at jokeysiz ne de jokey atsız olur.
* Bir atla yarış öncesi insan gibi konuşma şansınız olsa ona 'Kazanabilir misin?' diye sorsanız ve Kesinlikle kazanamam' cevabını alsanız, yine de o atı kazandırmaya çalışır mıydınız? Her bindiğim ata kazanmak için biniyorum, kazanmak için de elimden gelen her şeyi yapıyorum. Starta doğru giderken atıma Yıldız Tilbe'nin 'Delikanlım' şarkısını söyleyerek motive ediyorum.
* Hayal kurmaya devam edelim; yarış bitti atınızla konuşma şansınız var. 'Neden bu kadar kötü koştun?' diye soruyorsunuz, o da size 'Sen kötü bindin, hata sende" dedi. Cevabınız ne olurdu? Tabii ki kendi hatalarımı görebilen bir insanım. Ben ata vurmam gerektiğinde 40 kırbaç da vururum, vurmam gerekmediğinde de hiç kırbaç vurmam. Yarışı kendi hatamdan dolayı kaybettiğimi gördüğümde sabaha kadar uyumam.
* Her jokeyin kendine göre bir stili var. Sizin de stiliniz var mı? Stilim Avrupai. Atın üstüne yatarak biniyorum. Apranti olduğum dönem Avusturya'da bir buçuk yıl eğitim aldığım için böyle biniyorum. Avrupa'da benim gibi binen jokeylere 'Ferrari stili at biniyor' deniliyor. Ferrari giderken nasıl rüzgarın etkisinden etkilenmiyorsa, ben de ata yatarak bindiğim için rüzgarın etkisini yüzde 50 kesmiş oluyorum.
* Biraz da hedeflerinizle ilgili konuşalım. Gelecekle ilgili planlarınız ve özlemleriniz nelerdir? En büyük hedefim, her jokejin hayalindeki başarıyı yakalamak yani Ulu Önder Atatürk'ün adına düzenlenen Gazi'yi kazanmak.
* Bu çok önemli değil mi? Yani Gazi Koşusu'nu kazanmak maddiyatın dışında manevi olarak büyük onur olmalı. Elbette, maddiyatı düşünmüyorum bile. Gazi'yi kazananlar arasına adımı yazdırmak, tarihe geçmek çok daha önemli. Bir gün bunu başaracağıma inanıyorum.
* Bir jokey bindiği atın kazanacağını bilebilir mi? Yarış öncesi bindiği atı kendi çalıştırmışsa bilebilir.
* Bir koşuda ortalama ne kadar efor sarfediyorsunuz? Yazın her bindiğim yarış sonrası yarım kilo veriyorum. Yarış sonrası verdiğim kiloları geri alabilmek için yoğurt, meyve suyu ve çay içerek takviye yapıyorum. Sadece içecek masrafım 400 milyonu buluyor.
2 binden fazla ata bindim * At yarışı dışında sevdiğiniz sporlar nelerdir? Örneğin futboldan hoşlanır mısınız? Yüzmeyi çok seviyorum. Beşiktaş'ı tutuyorum, vakit buldukça da maçlarını izlerim.
* Yarış öncesi inandığınız bir uğurunuz var mı? Uğurum yok ama annemin duasını aldığımı iyi biliyorum. 'Bismillah' diyerek ata biniyorum.
* İlk yarışınızı kimle kazandınız? Bugüne kadar kaç at bindiniz ve kaç yarış kazandınız? İlk yarışımı Yücel Ramohan'la kazandım. 2 binin üstünde at bindim, 1n0 yarış kazandım.
* Şu an binmek istediğiniz atlar hangileri? Ribella'ya binmek en büyük hayalim. Hücum isimli atı da çok seviyorum.
* Hiç arkadaşınız olan bir jokeye kazanması için yol verdiğiniz oldu mu? Yarış içinde arkadaşımı değil, babamı tanımam, sollarım.
* Sizce at yarışı kumar mı? At yarışı benim için spor ama bahis oynayan kişi at yarışını spor olarak mı kumar olarak mı görüyor onu bilmiyorum. Sevgili Takvim okurları, bir jokeyin hikayesi işte böyle. Aslında bir bölüm daha var. Yardıma muhtaç olan kişiler için bir şey yapıp yapmadığını sorduk Gökhan'a... Annesi vasıtasıyla birçok kişiye yardım ettiğini söyledi ama çok detay vermedi. Biz de o konuyu es geçiyoruz.
Servisi 
