Fast-food gıdalarla beslenen çocukların 20 yıl sonra kalp hastası olacağını söyleyen Prof.Dr. Bingür Sönmez anne-babaları uyardı: Onların uzun ömürlü olması sizin elinizde. Kalplerini korumak istiyorsanız, fast-food yedirmeyin....
İstanbul Memorial Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Bingür Sönmez, geleceğe yatırım yapmak isteyenlerin, çocuklarını fast-food gıdalardan uzak tutması gerektiğini söyledi. Fast-food'la beslenen çocukların 20 yıl sonra kalp hastası olacağını belirten Prof.Dr. Sönmez, geçen yıl ilköğretim çağındaki çocuklara yönelik başlattığı "Kalbimi Seviyorum Fast-Food Yemiyorum" kampanyasını bu yıl da sürdürdüğünü anlattı. İşte fast-food'a savaş açan ünlü cerrahın çarpıcı açıklamaları:
LAHMACUN, PİZZA VE CİPS DE ZARARLI "Fast-food, çok iç yağı içeren, dondurulmuş etlerle yapılan hazır yiyeceklerdir. Bunun içinde lahmacun var, pizza var, hamburger var, cipsler var. Sorun şuradan kaynaklanıyor. Toplum olarak Batılılaştık. Çalışan anne, çalışan baba, ayrılmış eşler... Dolayısıyla çocuk kahvatı yapmadan okula gidiyor, öğle yemeğinde okulda çıkan mönüyü yemiyor, akşam eve gelirken 'nasıl olsa annem yemek hazırlamayacak' diye, sokakta hem kolay ulaşabileceği, hem çok ucuza alabileceği çok da lezzetli olan ya bir hamburger ya da bir pizza yiyor. Anne de bu işten memnun, baba da. Çünkü çatal-bıçak sorunu yok. Her şey hazır, yenilip çöpe atılıyor.
İÇYAĞINDAKİ LEZZET TUZAĞI Fast-food yiyeceklerin en büyük cazibesi çok lezzetli olması. Yani bir lezzet tuzağı söz konusu. Peki bu lezzeti veren ne? İç yağı. İç yağı çikolatadaki kakao yağı gibi alışkanlık yapan bir madde. Hani kadınlar vardır ya, çikolata için delirir, çikolata krizine girer. Çikolatanın yaptığı alışkanlıktır bu. Fast-foodlardaki iç yağı da çok lezzet veriyor, alışkanlık yapıyor. Fast-food zincirlerinin ucuz olmasının bir nedeni de bu. Çocuk bundan üç tane yerse, nasıl olsa dördüncüsünü isteyecek diye, fiyatı ucuz tutuluyor. 10 yaşından itibaren çocuklara kesinlikle sağlıklı beslenmeyi öğretmeliyiz. Asıl büyüme yaşı 10-15 arasıdır. Çocuklara mutlaka her akşam masaya oturup tabak-çatal, kaşıkla yemek yeme alışkanlığını kazandırmalıyız. Bugün bunu vermezsek ileride kendilerini kağıdın içine sarılmış fast-food yerken bulacaklar. Mutlaka sebze yemeye ikna etmeliyiz çocukları. Çok sık pişmiş yağlarla kanser yaygınlaşıyor. Çocuklar çok küçük yaşta hamburgerkola ile tanışıyor. Ciddi bir çalışmaya göre kola tüketimi 1 yaşındaki çocuklarda yüzde 6, 13-24 aylıklarda yüzde 22, 25-36 ay arasındakilerde ise yüzde 41. Yani 13-24 aylık olan 4 çocuktan biri kola içiyor.
'NE İSTİYORSUN HOCAM?' Çok ünlü bir ABD fast-food zinciri, bu kampanyamızdan dolayı bizimle toplantı yaptı. Rahatsız olmuşlar. 'Ne istiyorsunuz siz, ne yapalım?' diye sordular. Anlattım; 'Beş tane mönünüz mü var? Altıncı mönü yapın, bunun ismi de kalp dostu mönü olsun. İçine ızgara tavuk, balık, bol sebze koyun. Kolalı içecek yerine ayran, kefir olsun. Cips yerine haşlanmış veya fırında patates olsun' dedim. Gelen arkadaş, 'Bu çok kolay. Ayran isteyene vermiyor muyum, veriyorum. Izgara tavuk isteyene de veriyorum' dedi. 'Ama ismini koymanız lazım' dedim. 'Koyamayız' dedi: 'Böyle bir mönü ismi koyamayız. O zaman öbürleri kalp düşmanı olur.'
'KALP DOSTU MÖNÜ HAZIRLAYIN' Bana göre aslında akılsızlık ediyorlar. Böyle yapsalar, insanlar istediğini yiyecek. Cips isteyen yine istesin, ama bir seçeneği olsun. Üç ay önce diyet mönü ürettiler. Bana mektup yazdılar; 'Hocam dediğiniz gibi ızgara tavuk, balık, bol sebze yaptık' diye. Ama benim istediğim o değil. Yine teşekkür ettim. Bu, birinci basamaktı. Yine ricamı ilettim. Hatta, 'Siz kalp dostu mönüyü organize edin, ben kalp cerahı olarak geleceğim, büyük bir restoranınızın açılışını yapacağım' dedim. Bu sözü de size veriyorum. Hâlâ düşünüyorlar. Yapacaklar inşallah, yapacaklar.
BAŞ EDEMEYİZ... Bu ABD'li fast-food şirketi üzerine çok alındı. Onlara gülüp geçiyoruz. Çünkü hedefimiz sadece onlar değil. Aynı zamanda ünlü köftecilerle de mücadele ediyoruz, ünlü pizzacılarla da. Demiyoruz ki, 'fast-food satan yerler kapansın'. Biz hekimler olarak, devlet olarak sigaraya karşı savaş açıyoruz. Sigara içilmemesi konusunda yardımlar istiyoruz. Sigarasız ortamlar hazırlıyoruz. Biz demiyoruz ki, sigara fabrikaları kapansın. Yine herkes sigara içiyor. Fast-food ticarettir, trilyonluk bir yatırımdır. Şu anda Diyarbakır'da bile fast-food zinciri açıldı. Türkiye bu konuda çok bakir. Milyon dolarlık bir piyasa bu. Bununla baş etmemize imkan yok. Eğer annelere bunu öğretebilirsek, fast-food'un zararlarını anlatabilirsek, ülkemizin çocuklarının 20 yıl sonraki geleceğini güvenceye alacağız.
ZARARINI YAZDIRACAK 'Fast-food kalp sağlığına zararlıdır' diye yazdırmak, hayal gibi geliyor. Ama ben bunu göreceğim. Emekli olmadan önce, fast-food dükkanlarının üzerinde 'fast-food kalp sağlığına zararlıdır' yazısını yazdıracağım. Kampanyanın amacı da bu zaten. Geçen yıl başlattığımız kampanyada okullara özel posterler gönderdik. "Kalbimi seviyorum, fast-food yemiyorum" yazılı özel rozetler hazırladık. Ancak, okul müdürleri bundan rahatsız oldu. Çünkü kantinler yüzde 15 okul müdürlüğüne, yüzde 5 ilköğetim müdürlüğüne pay gönderiyor. Ama ne oldu? Projemizin hemen arkasından Milli Eğitim Müdürlüğü'nden tavsiye yazısı geldi. Okullarda fast-food olmaması gerektiği konusunda. Yetmedi geçen öğretim dönemi sonunda bir kararname gönderildi. Bu yıl inşallah, kantinlerde, fast-food yasaklanacak. Biz kakipçisiyiz."