Takva'nın psikolojik yönü
Kur'an'da takva kavramının çekirdeğini, Şems 8'deki takva kavramı teşkil etmektedir: "Fücurunu ve takvasını ona ilham edene." Bu ayette, takva kavramının zıddı olan fücur kavramını da görüyoruz. "Yalan söylemek, zina etmek, haktan ayrılıp yan çizmek, suyu akıtmak, muhalefet etmek" manalarına gelen fücur kavramı, Kur'an'da pınar akıtmak (Bakara 2/60, İsra 17/90, Kamer 54/12); şa fak vakti (Fecr 89/1); zani ve günahkar (İnfitar 82/14, Abese 80/42) anlamlarını ifade etmektedir. Bütün bu anlamları bir araya getirip şu genellemeyi yapabiliriz: Yüce Allah'ın insanın tabiatına koyduğu günah işlemeye açık olma özelliğine "fücur" denilebilir. Zira Allah Şems 8'de, fücuru nef se yerleştirdiğini söylemektedir.
MANEVİBAĞIŞIKLIKSİSTEMİ Takva ise fücurun tam tersi bir özelliği ifade etmektedir, yani günahtan, isyandan ve haktan ayrılmaktan korunma manalarına gelmektedir. "Islah edip düzene sokmak, koruyup gözetmek, Allah'ın azabından korkmak, çekinmek, muhafaza etmek, saygı duymak" manalarına gelen takva kavramı, cahiliye döneminde, canlı varlıkların dışarıdan gelecek yıkıcı bir kuvvete karşı kendisini savunma davranışını ifade ediyordu. Takvanın, varlıkların kendilerini dış etkilere karşı savunmaları manasından hareketle, şu yorumu yapabiliriz: Hayvanlar, kendilerini dış etkilere karşı koruyacak organlara sahiptirler. Buna karşılık Yüce Allah, insanın biyolojik yapısına, dışarıdan gelecek mikroplara karşı bir savunma mekanizması koymuştur. Tıpta buna "bağışıklık sistemi" denilmektedir. Vücuda giren mikropları yok etme özelliğine sahip olan bu sistem, bazen yeterli düzeyde savunma yapamayınca, vücut hastalanır. İlaçlar vasıtasıyla bağışıklık sistemi desteklenir ve hastanın iyileşmesi temin edilir. İşte bu bağışıklık sistemi, biyolojik yapıyı hastalıklara karşı korur, deyim yerinde ise bünyemizin takvası olur. Bu benzetmeye göre Şems Suresi'ndeki fücur, insanın mikroba ve hastalanmaya açık olmasını; takva da mikroba ve hastalığa karşı bağışıklık sistemine sahip olmasını ifade etmektedir. Yukarıdaki yorum takvanın maddi boyutunu göstermektedir. Takvanın bir de manevi boyutu vardır. İnsana nefsinden, şeytandan ve diğer insanlardan gelen kötü etkilere karşı, manevi dengesinin bozulmamasını temin eden manevi bağışıklık sistemine "takva" diyoruz.
DOĞUŞTANYERLEŞTİRİLMİŞTİR Yüce Allah, insanın iç alemine, ta doğuştan, manevi etkilerin cinsini, boyutunu, rengini ve tonunu ayırt edecek bir meleke yerleştirmiştir. Şems 8'de yer alan takva kavramı, bu melekenin, yani bağışıklık sisteminin insanda mevcut olduğunu ifade etmektedir: "Ey inananlar! Eğer Allah'tan sakınırsanız, O, size hak ile batılı ayırt edecek bir anlayış verir." (Enfal 8/29) Bu ayette takva ile furkan, ayırt edici olma özellikleriyle aynı manayı ifade etmektedir. Takvayı (manevi bağışıklık sistemini) geliştiren ve çalışır halde tutan insan, dışarıdan gelecek olan etkilerin rahmani mi, şeytani mi olduğunu ayırt edebilir. Demek ki takva, bir bilinç, bir anlama, bir bilme ve bir ayırt etme melekesidir. Onun içindir ki Fahruddin Razı "Takva ilmin meyvesidir. Şu halde takva, ancak bilen için söz konusudur" (Razı, age, XX, 237238) demektedir. Fahruddin Razı, bilgiden takvaya giden yola dikkat çekmekte, bilen insanın da, kendisine gelecek olan çeşitli etkilerin kaynağını, içeriğini ve derinliğini anlayabilecek basireti ve şuuru yakalayan insan olduğuna işaret etmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalardan şu genellemeyi yapmamız mümkündür: Şems 8'deki takva, doğuştan getirdiğimiz takvadır ki bu, insanın tabiatına ön ceden Allah tarafından yerleştirilmiş bir bağışıklık sistemini ifade eder.