Battal boy acılar...
Sözleriyle şarkılara hayat veren kadın bir Bodrum tutkunudur. Yıllar önce oraya yerleşir. Gece gezmeleri, genç erkeklerin bulunduğu barlar, lokallere olan ilgisi meşhurdur. 5-6 yıl önce bir sabah vakti ünlü bir bara girip barmene rakı siparişi verir. Orada tek başına oturmakta olan 23-24 yaşlarında çok yakışıklı genç bir adam omzuna dokunur. - Buyurun hanımefendi. Sizinki gelene kadar lütfen benim kadehimi alın. - Ooo! Çok naziksiniz ama o sizin. - Daha hiç dokunmadım lütfen buyurun.
ELBİSELER,YÜZÜKLER Bu muhabbet kısa zamanda yoğunlaşır, dallanır ve 60 yaşındaki söz yazarının evinde 'aşk'la noktalanır. 1-2 hafta içinde genç adam kadının evine yerleşmiş, birlikte yaşam başlamış, her gün çarşıya çıkılmış, delikanlıya saatler, yüzükler, kolyeler, elbiseler alınmıştır. Kadın ikinci baharını yaşadığını sanırken, genç adam değirmenine güçlü bir su kaynağı bulmaktan son derece keyiflidir. "İşin ne?"diye sorana kaba saba yanıtlar verir: "Beden işçisiyim."
ASLADÖNMEZ Bir gün İzmir'deki eşyalarını toplamak için gideceğini söyler kadına. Arabasını ve borçlarını kapatmak için külliyetli miktarda parasını alır. Ve o gün bugündür asla yanına dönmez kadının. Peki ilişki biter mi? Hayır. Adam tam 4.5 senedir "Geldim, geliyorum, şu gün yanındayım" diyerek oyalar durur kadını. Delikanlının gidişi, gelmeyişiyle morali yıpranan kadının ruh sağlığı giderek tümden bozulur. Artık eğriyi doğruyu birbirinden ayıramayacak hale gelir. Bankadaki tüm parasını harcadığı gibi, evini ve bazı eşyalarını da satar, parasını "Önemli bir şey için lazım" diyen o genç adama gönderir.
İZMİRLİJİGOLO İnanılır gibi değil ama acı bir gerçektir şu andaki durum. Kadın ailesi, durumu fark eder ve kendisine tapusu ailede kalmak koşuluyla küçük bir ev alırlar. Zaman zaman yazabildiği sözlerden ve teliflerden gelen parayla çarkı dönecektir güya. Ama oradan gelen paralar da İzmirli jigoloya gider. Şikayetler karşısında resmi makamlar, "Havale gönderen var, havaleyi alan var. Yasa dışı hiçbir şey yok ki ne yapalım?" derler haklı olarak.
NAFİLEÇABALAR Kadının evi şu an handiyse çöp ev. Sayısız kedi ve tıkış tıkış parça pincik eşyalar. Kadın elinde bir poşet, oradan et, buradan süt, şuradan yemek isteyerek geçiniyor. Vücudunun her yeri yara bere içinde. Dostlarının ısrarıyla göründüğü doktorlar "Hemen ruh sinir hastanesine yatmalı" diyor ama nafile.
ÇAREKİMDE? Son olarak Mustafa Sandal ona şarkısı karşılığı iyi sayılacak bir para gönderdi, para yine İzmir'e havale edildi. "Kim?" diye sormayın adını söylemem. Onu çok uzun zamandır tanırım, severim, sayarım. Bu satırları içim kan ağlayarak, "Belki biri bir akıl verir bu 'dev kadını' kurtarırız" diye yazıp paylaştım. Var mı aranızda "Kendi etmiş kendi bulmuş' güdüklüğüne kapılmadan çare sunacak olan?