Geceleyin bir ses böler uykumu
Eylül'e "Merhaba" diyen sıcak İstanbul gecelerinin hem de en 'terbiyesiz' saatleridir. Sabaha ne kalmış ki şurada? Kirli, yorgun, derbeder sokaklar, alkol kırmızısı yüzleriyle yalpalayan sarhoş adımlarını sırtlıyor. Tarlabaşı Bulvarı baştan uca, kadınmış gibi giyinen (soyunan), yalan işveli, sahte cilveli dönme suretler, bedenlerle bezeli. Bela karşılamaya da, yaratmaya da tetik durup, hazrol bekleyen her yaştan delikanlı ya da 'adam', kah tekil, kah kalabalık duruyor her köşede. Bekleşiyor, yürüyor, çark çekiyor, naralanıp, küfredip, sırnaşıp sataşıyor sağa sola. Sokak kedileri gibi sokulgan ve bir o kadar da diken üstünde sarı taksi şoförleri omuzlarını kısıp, gözlerini dört açarak, müşteriye amade, baş belalarına ricata hazır halde, aralık kapı, yarım debriyaj bekleşiyor yol kıyılarında. Bir adam... Ki o benim diyelim. Yama tutmaz uykusuzluğuna çare diye, bu sokakları, biraz da tebdil kıyafetlerde adımlamakta. Kafası bandanalı, gözünde geceden de kara gözlükler . Tarassut edip, insanolay laboratuvarında gezdiriyor gözlerini usulca.
GELSENE!.. Gördüklerinden olsun yorgun düşe de, gide sıza kala yatağında bari. Lakin ne mümkün? Gizlenmişliğin rahatlığına çivi olup batan bir ses haykırıyor ardından: Gelsene.. Geçsene içeri. Hep film gibi çekmek olmaz. Biraz da kendin için gör de yaşa hayatı!.. Gece işçiliğinden, komilik, erketelik, fedailikten semire büyüye, köhne pavyon işletmeciliğine ulaşmış, sokak arası hiyerarşisinde üst rütbelere tekabül eden bir pozisyon öznesi bu. Halinin sanal apoletleri kuşatır öylelerini. Türdeşi her Beyoğlu yetişmesi gibi, 'feylasofluk' sızıyor sözlerinden onun da. "Yanlış gördün. Karıştırdın. Ben, o her kimi sandıysan değilim" demek, gece adamlarının zehirli zekasını hiçe, derinliklerini sığa saymak olur. Ayıp oğlu ayıp olur. Teslim kaçınılmaz oluyor.
BİR AVUÇ İşte içerideyim.. Kamerasız gözlerimle gördüğüm; mavimsiyeşilimsi yanan fosfor lambanın, bilim kurgu filmi yüzlerine döndürdüğü bir avuç insan suratı. Loşluğa göre kendi kendisini ayar eden gözbebekleri, ardından siluetten gerçek cismine bürünen tip tip tipler. Salaş sahnede mahir parmaklı bir adam org çalıyor, 50 yaşın epey üstü görünen bir "bar kadını" zamanın röntgen filmini çeker gibi o zor şarkıyı okuyor: Gecenin matemini ruhuma örtüp sarayım...
|