Dinden habersiz medya
Ne acıdır ki, Türkiye'deki ağırlıklı medya; sesi, kulağı, vicdanı ve aynası olmaya çalıştığı halkın inanç ve değerlerine ters düşüyor. Hadi abarttığımızı(!) varsayalım, ters düşmüyorsa bile, ya halkın inanç ve değerlerini bilmiyor ya da bildiği halde kasıtlı şekilde onlarla dalga geçip hafife alıyor. Hatta, ortad an kaldırmak için, çoğu zaman, halkla karşı karşıya kalma pahasına mücadele ediyor. Çok önceleri bu sütunlarda değindiğimiz gibi, Türk halkının Müslüman olan yüzde 99'u kadar başka dinlere mensup yüzde 1'in içindekiler de cennet ve cehennemi, melekleri ve cinleri bilir ve inanır. Gel gelelim, medyadaki aktörlerin önemli kısmı bu konuda duyarsızdır. Meleklere ve cinlere inananlarla dalga geçer veya hafife alırlar. Böyleceokurveyaizleyiciileağırlıklımedyaarasındadinveinançlarkonusundaciddikopukluklaroluşur.Hassasiyetalanlarındakidokunulmazlıklar,karşılıklıgerilimmeydanagetirir.Güvensizlikortamıartar,büyür.
Hafızkızlarıngiyimi Son günlerde yer alan haberlere bakıldığında da ağırlıklı medyanın bu konulardaki duyar(sız)lığını görüp anlamak mümkün. Mesela, Afyonkarahisar'da Kur'an kursuna giden 52 öğrenciden 4'ü sınavları geçip hafız olmuş (Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş.) Taç giyme adı verilen mezuniyet töreninde hafız kızlara tek tip beyaz türban ve yere kadar kırmızı-beyaz 2 katlı elbise giydirildiğini duyuruyor bizim ağırlıklı medya... Yani, ne olacaktı Allah aşkına! Kur'an kursundaki kızlar başka türlü mü giyinmeliydi? Veya açık mı olmalıydı? Din ve inançlardan, örf, adet ve geleneklerden bu kadar uzak olunur mu? İnsan, kendi halkından ve hassasiyetlerinden bu denli kopabilir mi? Varsayalım ki, katı bir ideoloji uğruna böyle bakılıyor! Öyle ise o haberin bile "namusveonurla" tahlil edildiğinde gö rülecek güzel tarafları var. Çarşaf giyilmemiş, harem selamlık olunmamış, kızları mızın elbiseleri (belli ki) AyYıldızlı bayrağımızın renkleri olan kırmızıbeyazdan bilinçli şekilde yapılmış. Dolayısıyla takdir edilip alkışlanacak şey yerilir mi?
BebekCamii'ndekidüğün İşte bir örnek daha... Kaç gündür aynı medyada, İstanbul'daki Bebek Camii imamının oğlunu 15 yıldır görev yaptığı camide evlendirmesi konu ediliyor. Neyapmışimam;camidedansözmüoynatmış,cümbüşmüçaldırmış,alemmiyaptırmış? İlahili, semazenli, mehteranlı düğün yapmış. Caminin bahçesinde dostlarını ağırlamış. Bizim ağırlıklı medya kızıyor ve anlamıyor ya; bu işi de "problem" haline getirme amacında ya!.. Haberlerini kurguyla doldurup sunuyor ve birinde şöyle deniliyor: "DüğüngecesicamininyanındakiBebekKahve'deoturduğunusöyleyenCemÖzer,şunlarısöyledi:Bebek'teyaşıyorum.Bugünekadarböylebirşeynegördüm,neişittim.Böyleşatafatlıolmasıdakanımcaİslamiyet'euygundeğil.İslam'dadikkatçekmekyoktur." Görüyorsunuz akıl fukaralığını! CemÖzer' in fetvasıyla haber pompalaması! Tersinden de çıkıyor ki şatafatlı düğünler İs lam dışı bir şey!..
Dinadamlarınınsözleri Düzeltecek yanı olmayan bu gibi şeylere bir de müftüler ve Prof.Dr. unvanlı koca koca din adamları bulaştırılmıyor mu? Onlar da medya ile ters düşmeme ve popülerlik uğruna nabza göre şerbet verip çevir kazı yanmasın anlayışında... İstanbul Müftüsü'ne göre soruşturma bile açılacak! Tam bir tiyatro! Müftü efendi de çok iyi biliyor ki sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin her tarafındaki camiler, cemaatler tarafından paylaşılıp her şey oralarda yapılıyor ama, fatura Bebek Camii'ne çıkarılıyor. Onun için bu çark hep böyle dünüyor! Dengesiz, çapsız ve bereketsiz şekilde!