Yılın rezaleti!
Burası, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi... Bahçede bir sağlık skandalı yaşanıyor. Çevreleri için tehlike saçan hastalar yakınlarıyla piknik yapıyor.
Sağlık konusunda millet olarak ihmalkarlığımız sınır tanımıyor. Günlerden 26 Ağustos Pazar... Yer Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi... Burada başta verem olmak üzere birçok tehlikeli hastalık tedavi ediliyor. Hastanenin bahçesine girdiğimizde gördüğümüz manzara ürkütücü. Hastalar ve yakınları, "Bugün Pazar" diyerek çıkmış güneşe...
BİR KİŞİ DE GELİP SORMAZ MI? NE hijyen, ne hastane kuralları, ne mikroplu ortam, kimsenin umurunda değil. Lahmacun, dolma, salıncak ve iskambil var ya. Bir tek güvenlikçi gelip gık demez mi? Başhekimi, kurum yönetimi, nöbetçi şefi, hocası, asistanı, stajyeri; "Ne oluyor burada" diye ayar vermez mi? Burası devlet hastanesi mi, Çamlıca Tepesi mi? Yolgeçen hanı mı, Dingo'nun ahırı mı?
*** Gel de verem olma
İstanbul'un en köklü devlet hastanelerinden Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesi, adeta Küçüksu Çayırı'na döndü. Herkes piknikte....
Nazım Hikmet'in; "Bugün Pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar" diye başlayan dizeleri, "Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben. Bahtiyarım" diye son bulur. Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi görenler ve yakınları "Bugün Pazar" diyerek çıkmış güneşe. Hastane bahçesini piknik alanına, mesireye, meşhur 'Parkorman' tesislerine çevirmiş. Ne hijyen, ne hastane kuralları, ne mikroplu ortam, kimsenin umurunda değil. Lahmacun, dolma, salıncak ve iskambil var ya. Gözleri aynı şiiri okuyor sanki: "Bahtiyarım"
|