Ekmek Teknesi'nin Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan için sakal ve bıyığı çok önemli. Ekranlarda hep sakallı görmeye alışık olduğumuz ünlü mizahçı, 'Sakalımla bıyığımı ilk çıktığı andan itibaren hiç kesmedim' diyor.
GIRGIR dergisinin ünlü karikatüristi ve Ekmek Teknesi'nin Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan, 10 Eylül'de atv'de yayınlanacak 'Fesupanallah' adlı dizinin heyecanını yaşıyor. Planlı yaptığı hiçbir işin tutmadığını, büyük projelerinin hep tesadüfler sonucu doğduğunu söyleyen ünlü mizahçı, özel hayatını ve yeni çalışmaları hakkında sorularımızı yanıtladı:
* Fesupanallah nasıl bir dizi olacak? Duygusal komedi. Baştan aşağı kah kah kik kih; hepimiz eğleniyoruz ama arada içimizi burkacak sahneler var. Güldürürken ağlatan, ağlatırken güldüren. Bütün bir şeyi kuralına uygun yaparsınız, ama sıcaklık ve samimiyet yoksa o elektrik seyirciye geçmez.
'40 YAŞIMDA BEYAZLADIM'
* Kaç yaşındasınız? Saçlarınız hep beyaz. 50 yaşıma girdim. 40 yaşlarında saçları beyazlatmıştım. Bizim ailede ırsi.
* Gırgır dönemine geri gidecek olursak; kadınlar mı, erkekler mi daha çok okuyordu? Bir dönem herkes çok sıklıkla alıyordu. Televizyon kanalları çok olmadığı için insanlar Gırgır'la eğleniyordu. Bir arkadaşım Gırgır sayesinde güzel bir kızla tanışmış ve evlenmişti.
* Şimdi halen çiziyor musunuz? Çizemiyorum. Vakitle alakalı. 30 yılı aşkın süredir çiziyorum. Beyin ve bilek biraz 'dur' demiş olabilir. Ben ya kaleci ya karikatürist olacaktım. Karikatürist oldum, kaleciliğe devam ettim.
* İlham mı gelmiyor? İlham geliyor ki dizileri yapıyorum. İlham tv dizisi olarak geliyor.
* Kendiniz için çiziyor musunuz? İşyerinde toplantı yaparken kendi durumumuzu çiziyorum. Toplantı salonunda bir tahta var, oraya çiziyorum, kendi kendimize çizip eğleniyoruz.
* Mizaha nasıl başladınız? Biraz genetik galiba. Matraklık annemde, rahmetli amcamda ve kardeşlerimde de var. Onlar da herkesi güldürürler. İlkokuldan beri saçma sapan şeylerim var. Eski kitapçıları gezer, mizah ne varsa okumaya çalışırdım. Ortaokul son sınıfta Oğuz Aral ile tanıştım. 14 yıl Gırgır'da oldum. Oğuz Abi'ye 'yeter ki beni buraya al. Çaycılık yapmaya bile razıyım' derdim. Gırgır'a hem ofisboy hem karikatürist olarak başladım.
'HATA YAPTIM'
* Bir ara adınız İslamcı kesimle anıldı. İslamcılarla aranızdaki yakınlaşma nasıl oldu? Hıbır'dan ayrıldıktan sonra öyle bir şeyimiz oldu. 'Ustura' dergisi daha muhafazakardı. Ustura'yı ben çıkardım. Gırgır'ın belli ölçüleri vardı. Karikatüristler kendilerince sınır tanımayan bir yöne gittiler. Bunun karşısına bir tepki ve alternatif koymak gerek diye düşündüm. Biraz da o dönem öyle gerekiyordu. Ama muhafazakar bir mizah dergisinin müşterisi yokmuş, onu anladım.
* Peki neden çevreniz değişti ya da İslam'a yöneldiniz? Bende böyle bir değişim vardı. İnsan hayatı sorgulamaya başlayınca dinle uğraşıyor tabii ki. O dönemde işsiz güçsüz kaldım. Günün birinde 'Nereden nereye gidiyoruz?' diye sorgulamaya başladım. Ben de öyle bir tercihte bulundum. Ama o dönem için bu tercihin bedeli çok pahalıymış. Ustam Oğuz Aral bile 'Ben takla atsam senin için bir şey yapamam, geçmiş olsun, yaptığın bu çevrede kabul görmez' demişti.
* Ekmek Teknesi ile patladınız... Görsel olarak. Çünkü ben ve Gırgır'ın belli başlı bazı kişileri bir dönemin çok flaş isimleriydi. İnsanlar sadece yüzümüzü bilmiyordu. Sonra Ekmek Teknesi ile yüzümüzü tanır oldular.
* Hayal ettiğiniz yerde misiniz? Benim tek bir hayalim vardı. Karikatürist olmaktı. Oldu ve bu mesleği yapıyorum. Onun dışında bir hayalim olmadı. Hedeflerim olmuştur, planlarım da. Hedefler de planlar da hiçbir zaman tutmadı. Hepsi tepetaklak oldu. Planlı yaptığım her iş fos çıkmıştır.
* Ekmek Teknesi planlı değil miydi? Ekmek Teknesi planda olmayan bir şeydi. Bir gün Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener'e bir şey sormak için kapıdan içeri girdim, Ekmek Teknesi ile çıktım. O kadar tesadüf. Hasan Kaçan ile proje yapma fikri Osman Sınav'dan çıkıyor. 15 günde iş şekillendi.
* Fesupanallah nasıl oluştu? Fesupanallah da böyle bir plansızlık sonucunda çıktı. Başka bir planımız vardı. Ekiple bir dizi üzerinde çalışıyorduk. Onlar Kurtlar Vadisi'nin son bölümlerini yazmak için yoğunlaştılar. Ben de o senaryoda olmadığım için iki aylık boşluk buldum. O boşlukta birden bire aklıma gelen ve sonra arkadaşlara anlattığım bir dizi olarak karşımıza çıktı.
ATV'YE SEMPATİ DUYUYOR
* İlk sunduğunuz televizyon kanalı kabul etti mi? Benim takıntılarım vardır. Hakikaten, kara kedi görsem yolumu değiştiririm. Merdiven altından geçmem. Bir yeri uğurlu belirlersin ya, hep oradan alışveriş yaparsın. Ekmek Teknesi'nin atv'de başlaması ve o kadronun sevilmesi beni etkiledi ve içimden hep atv geçti. İlk sunduğumuzda atv yöneticileri projeyi çok beğendi.
* İyi bir oyuncu kadrosu oluşturdunuz... Kadro iyi oldu. Cem Davran, Şafak Sezer, Kadir Çöpdemir, Hatice Şendil, Özlem Tekin, Erdal Tosun ve daha pek çok ünlü oyuncu arkadaşımız var. Önceden birlikte oynadığımız bir çekirdek kadro var.
* Mizah dışında kendinize ait hobileriniz var mı? Ben bu yaşta ciddi elektronik rahatsızı bir insanım. Özellikle cep telefonu konusunda bana soracaksınız. Çok telefon değiştirdim. Sonunda Mobimag dergisine yazar oldum. Yeni çıkan cihazları bana gönderiyorlar, test ediyorum. Para pul istemem, gönderin deneyeyim. Şirkette herkesin telefonunu ben alırım, ayarlamalarını ben yaparım. Hastalık derecesinde.
* Hep sakallı mıydınız? Sakalım, bıyığım ilk çıktığı andan itibaren hiç kesmedim. Asla da kesmem. Ölürüm de sakalıma, bıyığıma dokundurtmam. Hep sakallı bir adam oldum. Ekmek Teknesi'nde bıyıkları biraz palabıyığa yakın burmaya başladım. 'DEMİREL ŞOVMENDİ'
* Sizce yeni politikacılar karikatürize edilebilecek tipler mi? Mesela bir Süleyman Demirel kadar mizaha uygun bir 'tip' var mı? Son yıllarda Sayın Demirel ve rahmetli Özal kadar mizahı parlak bir siyasetçi yok. Bu ikiliden sonra pek karikatürü çizilen çıkmadı. Bunun iki sebebi var. Birincisi; karikatür eskisi kadar popüler değil. İkincisi; politikacıların o kadar mizaha yatkın olmayışı. Demirel neredeyse bir şovmendi; her soruya espriyle cevap verir. Rahmetli Özal da öyle. Hazır cevaplık büyük meziyet.