DSP'de önce kurultay sonra grup
Demokratik Sol Parti 19 Ağustos tarihinde kurultay yapacak. Sonrasında ise TBMM'de DSP'nin grup oluşturma süreci başlayacak. Ancak, acele edilmeyecek, beklenecek. Kendiliğinden gelenlere kapımız açık politikası güdülecek. Ama birtakım ayak oyunları ve vaatlerle 'Milletvekili ayart' politikası ise kesinlikle uygulanmayacak. Parlamento'da 13 kişiyle temsil edilen DSP'de, grup kurma çıtası olan 20 kişiye ulaşmak için aceleciliğe gerek duymayan bir politika izleneceği anlaşılıyor. DSP kriterlerine uygun vekile 'buyrun' denilebilir. Bu da ağırlıklı olarak bağımsızlardan ve kazanın kaynadığı ancak henüz ısının dışa vurmadığı ve kaynar suların taşmadığı CHP'den de olabilir gibi görünüyor. Ancak,bunun ötesinde sürprizlere açık bir tablo da çıkabilir. Nasıl mı? AK Parti'de yer alan eskinin solcularıyla CHP'deki merkez sağcılar ve MHP'deki ılımlı sağ ve liberallerin yer almasıyla DSP'de de merkez sağ ılımlı liberallerin ve marjinal sağ veya sol temsilcilerin yer alabildiğini görmek şaşırtıcı olmaz, olmaması gerekir gibi geliyor bize.
Ağırlığıartacak DSP, Parlamento'daki vekil sayısını 20'ye çıkartmasıyla (ki bu sayı en az seviyedeki çıta olmaktadır) TBMM'deki temsil ağırlığı da artacaktır. Şu anda Parlamento'da seçmeni temsil eden 7 parti olmasına karşın 4 parti grup kurabilmiştir. Grup kuramadığın zaman ismin var cismin yok durumuna düşersin. Sesin çıksa da yankı yapmaz. Grup kurabilmiş 4 partiden AK Parti, iktidar olurken, CHP, MHP ve DTP muhalefeti oluşturuyor. Eğer DSP'de grup kurabilirse böylelikle muhalefet cephesinde 3 partinin grup ağırlığı artacak. Bu anlamda DSP'nin grup kurması önemli. Böylelikle TBMM Başkanlık Divanı'nda temsil edilmek başta olmak üzere 16 komisyon da da DSP'ye yer verilecek. DSP'li üyelerle partinin temsil edilmesi sağlanacak. Bu bakımdan kurultay sonrası DSP'de yeni bir hareketlilik yaşanabilir. Şimdiden DSP çatısı altında yer almak isteyen bazı bağımsız parlamenterin varlığı kulislerde dillendiriliyor. Sol'da yeni oluşumlara yelken açıldığı bu günlerde DSP'nin grup kurması ve TBMM'de temsil edilen muhalefet kervanında yer alan ikinci sol partiyi temsil etmesi, bizce muhalefete yeni bir güç katar. Buna DSP'nin uzlaşmacı, hoşgörülü ve sorunlara demokratik yollardan çözüm getirilmesinde ısrarcı olması da eklendiğinde yeni dönemde parlamentoda muhalefetin sonuçsuz eleştiri yerini yapıcı ve yönlendirici eleştirilere bırakarak parlamenter sistemin ve devamında da demokrasinin yeni bir dönemece girmesi de sağlanmış olur. Sözü DSP'den alıp merkez sağın düne kadar güçlü bir bayrağı olan Demokrat Parti veya eski adıyla Doğru Yol Partisi'ne taşıyalım. 22 Temmuz seçimi Mehmet Ağarlı DP'ye 'geçit' vermeyince lidersiz kaldı. Ağar'ın istifasıyla boşalan Genel Başkanlık koltuğu sahipsiz kaldı ve yeni lider arayışına başlanıldı. Ama öyle bir başlangıç yaşanıyor ki, DP veya eski tanımıyla DYP tarihinde bu kadar lider adıyla karşılaşmadı. Hatta DP veya DYP tabanı bu kadar çok lider adayı zulmü yaşamadı.
Kaptanaranıyor Kimler yok ki. Bizim not defterine düşenlere göre, Mehmet Ağar'ın yeniden lider olması isteniliyor. 30 il başkanı imzalı bir kampanya hemen genel kurul yapıp bu beklentiyi somutlaştırmak istiyor. Bunun yanı sıra bir grup da eski liderleri Prof. Tansu Çiller'i ikna etmeye çalışıyor. Ayrıca Enis Öksüz ve Mustafa Özbek, Saffet Arıkan Bedük isimleri kulaklara fısıldanıyor. Ayrıca bir son dakika ismi de bize yansıtıldı. O da geçen dönem AK Parti'den Parlamento'ya giren ancak bu dönem bu şansı yakalayamayan eski DYP'li Mehmet Dülger oldu. Bu gidişle sayı daha da artacak gibi görünüyor. Yani bir dönemlerin 'amiral gemisi' DP'den başlayıp AP ve DYP aşamalarını yaşadıktan sonra yeniden DP ismine dönüşen ancak 'taka' olmuş partiyi kurtarmaya talip olacak kaptanını arıyor. Ama dediğim gibi taban, kulislerde dolaşan bu kadar isim karşısında şaşırmış durumda. Birçok kişi, "Demirkırat'tan bu yana çok lider aradık ama bu kadar çok isim karşımıza çıkmadı. Kısaca böyle zulüm görmedik" diyor.