'Güzel ve Dahi'nin ekranlara erken vedası sunucu Behzat Uygur'u hem çok şaşırttı hem de sinirlendirdi Bakan Nimet Çubukçu'nun yaklaşımını popülist bulan Uygur, ilginç açıklamalar yaptı.
Tiyatrocu bir babanın tiyatrocu oğlu. Yıllarca kardeşi Süheyl Uygur'la, 'Şahane Pazar' adlı eğlence programını sundu. Şimdilerde yoluna tek başına devam ediyor. Geçen hafta sunduğu 'Güzel ve Dahi' adlı yarışma programı yayından kaldırılan Uygur, bu konuda oldukça sert konuştu. Kadın ve Aileden Sorumlu Nimet Çubukçu'nun yarışmayı kadınları aşağıladığı gerekçesiyle RTÜK'e şikayet etmesiyle başlayan süreç, Güzel ve Dahi'nin ekranlara erken vedasıyla son buldu. Behzat Uygur'a "Program neden kaldırıldı? diye sorduğumuzda, hayli ilginç bir cevap aldık: "Alınan karar popülistlikten öteye geçmez." Uygur, 'Buzda Dans' yarışmasının hayatını değiştirdiğini ve İngilizce öğrenmeye karar verdiğini söylüyor. Gelecek planları ise hazır. Tiyatro oyuncusu ve sunucu Behzat Uygur'la SAKLAMBAÇ okurları için konuştuk...
* Uygur kardeşler olarak tiyatroya hizmet ettiğinizi düşünüyor musunuz? Neden düşünmeyelim? Özellikle Anadolu'da tiyatroyu insanlara sevdirdiğimizi söyleyebilirim. Uygur ailesi olarak Türk tiyatrosuna çok fazla hizmette bulunduk. Hâlâ da bulunuyoruz. Hatta Türk tiyatrosunun babamla birlikte uşaklığını bile yaptık. Hayatları boyunca tiyatroya gitmeyen insanlar, bizim oyunlarımız sayesinde tiyatroyla tanıştılar. O insanların ayağına tiyatro sahnesini götürüp kurduk. Oyunlar oynadık. Daha ne olsun?
* Peki, oyunlarınız nitelikli miydi? Nitelikten ne kastettiğinize bağlı. Nitelikli oyunlar sahneye koyma gibi bir derdimiz hiçbir zaman olmadı. Ama nitelikli komedi oyunları sahnelemek gibi bir derdimiz hep oldu. Ucuz yollara hiç başvurmadan insanları güldürmeye çalıştık. Şöyle bir soru sorsanız onu anlayabilirim: "Hangi eseri Türk tiyatrosuna kazandırdınız?" Vallahi böyle bir derdimiz yok. Benim tek bir derdim var. İnsanları tiyatro salonlarına çekmek ve onlara tiyatroyu sevdirmek.
* Eski Türk tiyatrocularına da günümüzde bir özlem var, öyle değil mi? Doğrudur. Biz de babamla zaman zaman bu söylediğiniz şeyleri konuşuyoruz. Ben de o dönemleri çok özlüyorum. 70'li yıllarda var olar tiyatrocu büyüklerimin kokusunu çok özlüyorum. O dönemde tiyatrocular arasında büyük bir dayanışma vardı. Şimdiki gibi herkes birbiriyle kavga etmiyordu. Şimdilerde komedyenlerle tiyatrocuların kavgalarını seyrediyoruz. Bu olaylar benim çok canımı yakıyor. Yeni nesil tiyatrocular, ne yazık ki tiyatrocu gibi yaşamıyor. Çünkü onlar ruhlarını kaybetmişler.
BABAM İŞİNE DEĞER VERİR * Nejat Uygur, tiyatroda yaşanan bu olumsuz tabloya bakıp ne diyor? Babam kendisine ait bir dünya kurmuş. O dünyada kendisini izleyen seyircileri ile mutlu. Babamı çok seven bir izleyici kesimi var. Öyle bir kesim de var ki, babamı sevmiyor. Fakat o, bu adamlara hiçbir zaman aldırış etmedi. O, yeri geldiğinde hayatı ciddiye aldı. Yeri geldiği zaman da gülüp geçmesini bildi. Babam, hayatı boyunca sadece yaptığı işe değer verdi.
* Son yıllarda tiyatro sahnelerinde pek de alışık olmadığımız yeni bir moda başladı. Oyuna seyirci çekebilmek için bacak arası gösteren oyunlar sahneye konuyor. Seyirci çekmek için bu yapılanları doğru buluyor musunuz? Tiyatro oyunlarında çıplaklığa karşı olan bir insan değilim. Ama şöyle bir tehlike de yok değil. Biliyorsunuz, Türk sineması da aynı mantıkla battı. İçine birazcık porno görüntüler konulan filmler, bir anda seks filmleri olup çıktı. Bu tip Türk filmlerine seyirciler akın etmeye başlayınca, onlarda işin dozunu kaçırdılar. Sonrasında da Türk sineması sineması çöktü. Şimdi benzer bir kriz Türk tiyatrosunda var. Bu işler önce sahnede bacak açmakla başlar, sonra da olur olmadık sahnelerde soyunmayla devam eder. Oyunda çıplaklığı ön plana çıkarmak bence çok yanlış. Kısa vadede seyirci kazandığınızı sanıp, aslında uzun vadede kaybedersiniz.
AKMERKEZ MİZAHI * Seyirci bu durumdan şikayetçi mi? Özellikle Anadolu'dan çok fazla şikayet geliyor. O bölgelerde yaşayan halk bizi arayıp "Sahneye koyacağınız oyunda çıplaklık var mı?"diye soruyor. Sakın yanlış anlaşılmasın. Ben, sahnede sergilediğimiz oyunlarda müstehcenliğe karşı değilim. Ama her şeyinde bir adabı var. Yeri geldiğinde müstehcenlik tamam; ama olur olmadık yerde müstehcenliğe karşıyım. Müstehcenlik, oyuncu çekmek için ucuz bir yol olmamalı.
* Türkiye'de gerçek anlamda mizahçı kaldı mı? Doğrusunu söylemek gerekirse eskisi kadar kalmadı.
* Neden? Çünkü mizah adamları eskiden halkın içinde yaşayan aydın kişilerdi. Sokaktan daha çok besleniyorlardı. Şimdiki mizahçıların çoğu halktan koptu. Onların yaptığına ancak Akmerkez ya da Papermoon mizahı denir. Mizah adamı oysaki her şeyden beslenmeli.
KOLAYCILIĞA KAÇTILAR * Komedyen Cem Yılmaz'ı nasıl buluyorsunuz? Ben de Cem'e çok gülerim. Cem iyi bir mizahçı; ama mizahın yanında şöyle bir şey var mı doğrusu bilmiyorum? Ben, siyasi espri yapmam. Ben hiçbir şeyi eleştirmem. Ben sadece halkı eleştirim, düşünce içerisinde olmak belki de bu çağın yeni bir mizah anlayışı. Ama bu durum Amerika'da da böyle. Orada da zenciler beyazlarla eğleniyor. Beyazlar kendi durumlarıyla. Halbuki mizah adamı, sistemi eleştiren kişidir, muhaliftir.
* Yani Cem Yılmaz'ın yaptığı şeyi doğru bulmuyorsunuz, öyle mi? Vallahi yüzde 100 doğru bulduğumu söyleyemem; ama Cem Yılmaz'ı da eleştiremem. Bence esas problem şurada: Cem Yılmaz piyasaya çıktıktan sonra bir sürü taklitleri oluştu. Bizi aslında sıkan Cem'in taklitleri oldu.
* Eski mizah adamları da mı birbirlerini taklit ederlerdi? Hayır. Eskiden usta mizahçıların hepsinin kendilerine özgü tarzı varmış. Kimse birbirini taklit etmezmiş. Şimdiki mizah adamları kolaycılığa kaçtı.
* Siz alaylı mısınız? Evet.
* Özel bir televizyon kanalında 'Buzda Dans' adlı yarışma programını sundunuz. O yarışmada gördük ki, konuklarınız Katerina Witt ve Donis Wilman'la İngilizce bilmediğiniz için konuşamadınız. İngilizce konuşamamak sizde ne gibi bir iz bıraktı? Beylik bir söz vardır: "Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp." O yarışmadan sonra İngilizce öğrenmeye başladım. Haftada üç gün özel ders alıyorum. Çok çalışıyorum. Altı ay içinde çok daha iyi durmda olacağım.
* Yıllarca kardeşiniz Süheyl Uygur'la birlikte "Şahane Pazar" adlı programı yaptınız. Şimdi yollarınız ayrıldı. Kardeşinizinle aranızda bir kırgınlık oldu mu hiç? Hayır olmadı. 'Buzda Dans' adlı yarışma programını sunmam için teklif yapıldığında kendisi de zaten yanımdaydı. Biz, her kararımızı birlikte alırız. 'Şahane Pazar'ı 16 yılın sonunda biraz dinlendirmek istedik. 2 yıl farklı işler yapmaya karar verdik. Yapımcı Fatih Aksoy da destek verdi. Tiyatroda yine birlikteyiz.
TÜRKİYE'NİN EN İYİLERİ * Sunduğunuz yarışmalarını nasıl buluyorsunuz? Sunuculuğunu yaptığım üç programdan da herhangi bir rahatsızlık duymadım. Zaten para kazanacağım diye rahatsızlık duyacağım programa imzanı atmam. Her zaman kaliteli projelerin içinde var olmayı tercih ettim.
* Sunduğunuz programlardan memnunsunuz yani? Ben şunu iddia edebilirim ki, benim sunduğum üç yarışma programı da Türkiye'nin en iyi yarışma programlarıydı. Buzda Dans ve Şarkı Söylemek Lazım en iyisiydi. Buzda Dans'tan sonra birçok ilde buz pisti açıldı. Bu bence yarışmanın başarısını tescilleyen bir gelişmeydi.
* 'Güzel ve Dahi'nin yayından kaldırılması sizin için sürpriz oldu mu? Nedenini bilmediğim bir şekilde yayından kaldırıldı.Başkalarının verdiği bir karar. Bence, kimseye bir zararı yoktu. . Bu kararı anlamış değilim.
* Programın yayından kaldırılmasını RTÜK mü istedi? Herhalde öyle oldu.
* Siz programın yayından kaldırıldığını ne zaman öğrendiniz? Programın olduğu gün öğrendim. Önce arkadaşların şaka yaptığını zannettim. Şaka olmadığını anlayınca da şok geçirdim. 20 yıldır televizyon kanallarına program yaparım, hayatımda ilk kez sunduğum bir program yayından kaldırıldı. Bu kararı neresinden tutacağımı inanın ki ben de bilmiyorum. Programın bazı insanları neden rahatsız ettiğini anlamadım. Oysaki, diğer yarışma programlarında daha fazla rahatsız edici unsurlar var. Bakan Çubukçu'nun yanlış yere baktığını düşünüyorum.
POLEMİĞE GİRMEYECEĞİM * Hangi programlar? Polemiğe girmemek için isim vermeyeceğim. Bence popülist bir kararın kurbanı olundu.
* Yarışmaya katılan kızlar sahiden de rol yapmıyorlardı, öyle mi? Hayır. Kültürleri buydu. Bu kadar iyi rol yapan insanlar bulursam tiyatromuza alırdım.
* Genel kültürlerinin bu kadar olduğunu mu söylüyorsunuz? Evet. Hitler'i bilmiyorlar. Ama ne vahimdir ki, Orhan Pamuk da Hülya Avşar'ı tanımıyor bu ülkede. Bu durumu da düşünmek gerekiyor bence.
* Öyleyse ülkemizin durumu çok vahim olmalı, öyle değil mi? Doğrusu söylemek gerekirse vahim bir durum. Ama bu kızlardan sokakta hiç mi yok? Bir sürü var. Artık Amerikalılar gibi olduk. Güzel ve Dahi'nin orijinal programını defalarca izledim. Onlar bizden daha beterdi. Mesela bir tane kız yarışmacı ülkesini yöneten başbakanın adını bilemedi. Yarışmaya katılan kızlara salakmış gibi bakmak yanlıştı bence. Okumayan bir kuşak yetiştirdik. Onlar da kakara kikiri ile hayatlarını sürdürüyor. O mekan senin, bu gece mekanı benim dolaşıyorlar.
Servisi 
