Türkoğlu, bu deneyimi ile ilgili olarak 'Michael Jordan ile aynı parkede yer alırken dizlerim titredi' diye konuştu.
* ABD'de idmanlar ve maçlar dışında hayatın nasıl? Eşimle vakit geçiririm. Boş olduğum zamanlarda onun hazırlayacağı programla bir şeyler yapıyoruz.
* Programları eşin mi yapıyor? Yani o da yapıyor, ortaklaşa da olur. Sinema, alışveriş, arkadaş gruplarına katılmak, aktivitelere birlikte gitmek gibi durumlar oluyor. Bilgisayarda Türkiye'yi takip ediyorum. Msn'de ve telefonda Türk arkadaşlarla sohbet ediyorum.
* Türk televizyonlarını izliyor musun? Şehir merkezinde ev yerine rezidans tarzı apartmana taşındık. Kaldığımız daire uydu yönünü tanımıyor; ama bilgisayardan takip ediyorum.
* Ev değişikliği neden? Villa tipi evimiz golf sahası üzerindeydi ama şehre ve antrenman yaptığımız yere çok uzaktı.
* Yeni evin büyüklüğü nedir? 300 metrekare, şehir merkezindeyiz. Türkiye'de bulunan rezidanslar gibi, güvenliği, havuzu olan bir yer. En iyi yönü şehir merkezinde olması. Restoran ve cafelere yürüyüş mesafesinde. Hava çok güzel olduğu için yürüyoruz.
* Antrenman yerine ne kadar yaklaştın? Maç ve antrenman yeri arabayla 10 dakika alıyor. Uyumayı seven bir insanım. Saat 10'daki antremana 8'de kalkmam gerekiyordu. Şimdi 9'da kalkmak yetiyor.
* Hiçbir şey yemeden mi evden çıkıyorsun? Antrenman öncesi salonda özel şefimiz olur, orada kahvaltı yapılır. O gün canımız ne çekiyorsa Amerikalı şef onu yapıyor. Antrenman öncesi kahvaltı düzeni, antrenman bitimi öğle yemeği düzeni. İnsana ve sporcuya çok önem veriliyor.
* Türkiye'de de böyle mi? Türkiye'de hiç duymadım. Maç öncesi kamptayken kalınan otelden faydalanıyoruz.
* Asla yemeyeceğin yemek var mı? Domuz eti. Müslüman olduğum için.
* Eşin yemek yapıyor mu? Eşim çok iyi yemek yapar. Genelde öğle yemeklerini birlikte geçiririz. Antrenmandan sonra eve giderim.
* Evli olmaktan mutlu musun? Evli olmaktan çok mutluyum. Hayatımı paylaştığım bir insan. İyi ve kötü günde her zaman yanında olacak birisini biliyorsan çok güzel.
* Eşinle nasıl tanıştın? Komedi. Sibel diye ortak bir arkadaşımız vardı. Sibel ayağından ameliyat olmuştu; ben de evine gittim. O gün Banu da ziyaretine gelecekmiş. Telefon açtı, telefona ben baktım. Bana gelemeyeceğini söyledi. Sonra Sibel iyileşti, konusu açıldı. Bizi tanıştırdı. Arkadaşlık kurduk. Üniversiteyi kazandıktan sonra çıkmaya başladık.
* İlk gördüğün an 'Bu eşim olacak' diye hissettin mi? Öyle olmuyor. O zamanlar küçüktüm. Düzgün bir insan olduğundan arkadaşlık kurabileceğimi anlıyordum. Birbirimizi tanıdıktan sonra evlendik.
* Çapkın mısın? Yok, nerede? O kelime nedir bile bilmem. Gece çıkarım, eğlenmeyi severim. Her gece çıktığımda birilerine bakmak zorunda değilim. Eşimle birbirimize güveniriz.
* Amerika'ya alıştın mı? Deplasmanlarda Amerikalı gibi yiyorsun. Bulunduğun ortama ayak uydurmak zorundasın; kuralıdır.
* Hangi yemeği en çok seviyorsun? Eşim ne yaparsa yerim. Dolmasından köfte-pilavına kadar her şeyi eşim yapıyor. Öğlenleri evde, akşamları dışarıda yiyoruz. Suşi de yeriz. Değişik yemekleri tatmayı severim.
* Kilon ne durumda? Kiloluyum. 108 kiloydum şimdi ise 112. Dört kiloyu Türkiye'de aldım. 2 ay oldu geleli. ABD'de çok yakıyorsunuz. Kampta 10 günde normale dönerim.
* Senin için 'Top elindeyken ne yapacağı kestirilemez' deniliyor... Surat ifademden, saha içindeki duruşumdan, kendime güvenimden. Çok yönlü bir sporcu olduğumdan değişik mevkilerde iş yapabiliyorum.
* Küçükken boyun diğer basketbolculara göre kısaydı da sonra birden uzayınca mı oynadığın mevki değişti? Boyum hep uzundu. Guardlar kısa bilinir. Aydın Örs beni guard oynattı. Küçükken ondan gelen top hakimiyeti, oyun kurucu görüşü olsun, şu anda çok yönlü oyuncu olmamın nedeni.
* Senin için 'Hakan Şükür'in basketbol versiyonu' benzetmesini duydum... Beni 'milli kahraman' olarak görüyorlar. Yıllardır gururla Milli Takım'da oynadığım için. Kariyer, kişilik, maddi olarak bir yerlere gelsem de değişmedim. O huyumdan dolayı sevilip sayılıyorum. Hakan Şükür de kaç yaşında, milli forma giyiyor.
* Sen de ileriki yaşlarına kadar oynar mısın? O yaşlarda da seve seve Milli Takım'da oynarım. O formayı giyen bilir.
* Basketbola nasıl başladın? Boyun uzun diye mecburi mi yönlendin? Ağabeyim altyapılarda basketbol oynardı. Onu izlemeye gittiğimde "Gel yeteneğin var mı?" dediler.
* Ağabeyiniz şimdi ne yapıyor? İş hayatına devam ediyor. Oto kiralama işinde, Türkoğlu Rent-a-Car.
* Slav dilini iyi konuşuyor musun? İstanbul'da doğup büyüdüm. Ailem Yugoslav göçmeni. İyi konuşuyorum, evde öğrendim.
* Michael Jordan ile aynı sahada oynamak nasıl bir duygu? Dizlerin titredi mi? Titredi, titremez mi? Efsane, yıllardır öyle. Şanssızlığım, onun en yaşlı zamanlarına denk geldim. En büyük şansım da ona karşı oynamaktı. Küçüklükten beri takip ettiğim insana karşı oyunda birbirimizi tuttuğumuz zaman en büyük heyecanı yaşadım. Ne güzel, ileride çocukları toplayıp seyrettirebileceğim güzel anılar. Hedo'nun yatırım taktikleri