RAHMETLİ Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal, ilk kez bu kadar duygusal açıklamalar yaptı...
***
Babamı değil sırdaşımı kaybettim-1
Merhum Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal, babasını yitirmenin acısıyla baş edemediğini söylüyor. Ali Sunal, 'O benim için sadece bir baba değil, sırdaşım ve dostumdu' diyor.
Rahmetli Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal ile yeni çektikleri dizi filmin set arasında konuştuk. Teşbihte hata yapmazsak; tam anlamıyla babasının oğlu. Efendi, saygılı ve ailesine düşkün bir Türk erkeği. Babası Kemal Sunal'dan bahsettiği zaman duygulanıyor. Hatta onu her geçen gün daha fazla özlediğini söylüyor. "Çünkü" diyor, "Ben sadece babamı kaybetmedim. Sırdaşımı da toprağa verdim." Kendisini ayakta tutan şeyin ise kız kardeşi Ezo'nun varlığı olduğunu ifade ediyor. Diyor ki: "Ezo, benim yaşama ve ayakta kalma nedenim." İçten içe kız kardeşi Ezo'yu kıskansa da, onun kılına zarar gelmemesi için elinden gelen her şeyi yaptığını da söylemeden geçmiyor. Ali Sunal ile hayata dair her şeyi siz SAKLAMBAÇ okurları için konuştuk...
OYUNCULUK İÇİMDE VARMIŞ
* Oyunculuk sizin için çocukken kurduğunuz bir düş müydü? Değildi. Aslında oyuncu olmayı hiçbir zaman düşünmemiştim. Ailemin bana karşı öyle bir baskısı da olmadı hiç. Ama geriye dönüp baktığımda istemeden de olsa oyunculuğun temelini atmışım. İlkokul yıllarında müsamerelerde hep ön plandaydım. Ortaokulda drama bölümünü seçip, çeşitli oyunlar oynadım. Lisede kendi grubumuzu kurup, oyunlar sergiledik. Çeşitli okulların sanat festivallerine katıldık. O festivallerde gösterdiğimiz performansla ayakta alkışlandık. Şimdi geriye dönüp baktığımda, 'demek ki bir şeyler içimde saklı kalmış, bir yerimde oyunculuk varmış' diye düşünüyorum.
* Sinan Çetin'in yönettiği ve rahmetli babanızla oynadığınız 'Propaganda' filmi, sizin için bir dönüm noktası mıydı? İşin doğrusunu söylemem gerekiyorsa, evet. Oyunculuğa başlamam 'Propaganda' filmiyle olmadı; ama oyunculuk tarihimin miladı bu film oldu. 'Propaganda' filminden sonra oyuncu olmaya karar verdim. O zamana kadar rahmetli babamla bir-iki dizide rol aldım. Ama bu diziler daha çok aile işi gibi oldu. Benim için tam bir iş gibi değildi. 'Propaganda' filminde oyuncu olarak oynayacağımdan babamın bile en son haberi oldu. Galiba doğru zamanda, doğru yerde bulundum. Sinan Çetin oynamam konusunda ısrar etti. Profesyonel oyunculuğa adım attığım filmdir 'Propaganda'.
* Babanız sizin oyuncu olmanıza hiç karıştı mı? Babam ne benimle, ne de kız kardeşim Ezo ile geleceğimize dair hiçbir şey konuşmadı. Babam öldüğünde ben henüz 23 yaşındaydım. Okulum yeni bitmişti ve Amerika'ya gitmek için hazırlık yapıyordum. Amerika'da sertifika eğitimi aldım. Geri döndüğüm vakit 'ne iş yapayım' diye düşünürken ansızın babamı kaybettik. Bize hiçbir zaman müdahale etmedi. Müdahale etmemesi o zamanlar hoşuma gitmişti.
* Çocukken aklınızda hangi meslek vardı? Ne olmak istiyordunuz? Her çocuk gibi ben de doktor olmak istemiştim. Hatta ilkokulda okurken bir gün sınıf öğretmenim bana dedi ki: "Ali, seni sınıf başkanı yapalım mı?" Ben de öğretmenime demiştim ki: "Hayır, ben doktor olacağım." Tabii biz sonra büyüdük ve başka meslekleri yapmak için dağıldık. Oyuncu olmak aklımın ucundan bile geçmemişti.
Oyunculuk bence babadan oğula geçen bir şey değil. Ancak şöyle olabiliyor. Bir evde nasıl yemek pişince herkes kokusunu alıyorsa, oyuncu bir babanın çocuğu olmak da böyle bir şey. Babamın oyuncu kimliği ister istemez bizi etkiledi. Onun oyuncu ruhu bizim içimize de girdi. Ama şunu da göz ardı etmemek gerekiyor; önemli olan, o babanın yaptığı işin sizi ne kadar kendi içine çektiğidir. 'Her oyuncu insanın oğlu ya da kızı oyuncu olacak' diye bir şey yok. Bence oyunculuğu yapamayanlar da çok ısrar etmesin zaten. Çünkü öyle idare etmeye çalışan insanlar gördüm. Oyunculuğun ruhunu bozan insanlar yok değil, var. Oyunculuk idare etme sanatı değildir.
BİZ HER ŞEYİ PAYLAŞIRDIK
*Sizde oyunculuk mayası var galiba! Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bende şöyle oldu; bir kere, babam benim en yakın arkadaşımdı. Ayrıca her şeyimi paylaştığım bir insandı. İdolümdü. Benim için rahmetli Kemal Sunal bir kahramandı. Çok şükür ki, oyunculuğu bir lokma becerebildiğimi düşünüyorum. Beceremediğimi düşündüğüm anda ise hiç arkama dönüp bakmadan çekip giderdim. Çünkü bu işte iyiyseniz devam etmelisiniz. Yoksa oyunculuk mesleği sürünmek için yapılacak bir iş değil. Süründüğünüz anda ayağa düşersiniz. Ondan sonra da birileri ile iyi geçinip iş kapmaya çalışırsınız. Bence bu hoş bir durum değil.
*Mesleki gelişiminizi nasıl sağlıyorsunuz? Türkiye'de kariyer planlaması yapmak gerçekten çok zormuş. Yurtdışına açılmak da bu imkanlarla çok zor görünüyor. Bu dönemde yurtdışına açılmaya çalışan insanları da görüyoruz. Bu yüzden kimse kimseyi kandırmasın. O insanlar yurtdışına açılıp da ne yapıyorlar? Öyle açılacağına hiç açılma daha iyi. Ben de yurtdışına açılmayı çok isterim. Ki, bu yüzden Amerika'ya gidip İngilizcemi geliştirdim. Ama şunu da biliyorum; ben ilk önce kendimi ülkemizde ispat etmek zorundayım. Beni takip eden bir izleyici kitlesi yaratmam lazım. Ben önce Türkiye'yi aşmalıyım ki, yurtdışına açılabileyim. Yoksa Amerika sevdası hepimizin içinde yanan bir ateştir. Bende de o hırs var. Bilmiyorum, belki de ölene kadar hiç gidemeyeceğim. İnsan denen varlığı bir yerde de hayaller yaşatmalı. Devamlı bir hedefi olmalı.
*Gerçek eğitiminiz ne? İşletme bölümü mezunuyum. Bir de üzerine yüksek lisans eğitimi aldım.