KEY paraları hak sahiplerine ödenirken, şirketin yönetiminde hiçbir şekilde söz hakkı olmayan, denetimde bulunmayan, kâr payı almayan kişilere, "Ben senin paranı şu şirkete yatırmıştım, o şirketin bugünkü bilançosuna göre senin payına şu düşüyor" deniliyor. Anayasanın 35'inci maddesine göre, mülkiyet hakkının kullanılması ancak kamu yararına sınırlanabilir. Hesap sahibinin parası ile Emlakbank'ın taşınmazının alınıp bir şirkete sermaye olarak konulmasında mülkiyet hakkının kısıtlanmasını gerektirecek kadar önemli kamu yararı yoktur. Çünkü diğer kamu borçları için yapılmayan şey bu hesaplar için yapılmıştır. Dolayısıyla bu açıdan da Anayasa çiğnenmiştir. Gelelim şimdi, neden şirketin bilanço değeri üzerinden hesaplama yapıldığına. Bir şirketin bilanço aktifini belirleyen şey şirketin varlıklarıdır. Bilançonun kaynak tarafında ise şirketin borçları ile ortaklarının sermaye olarak koydukları paralar, şirketin dağıtılmamış kârları ve şirket içinde meydana gelen diğer kaynaklar vardır. Esas belirleyici olan, şirketin varlıkları, yani aktifleridir. Bu aktiflerin içinde öyle kalemler vardır ki, bilanço değeri ile gerçek değerleri çok farklıdır. Şirket tasfiye edilse bile bu varlıklar bilançodaki değerlerinin çok üstünde değere elden çıkarılır. Kaldı ki, tasfiye edilmeyen şirketlerin değerleri tasfiye değerine göre ölçülmez. Şirketlerin bir şerefiye değeri vardır. Bu, tüm ortaklara aittir. Aynı şeyin Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (EGYO) için neden yapılmadığının açıklaması yoktur. Bu da hiç kuşkusuz hak gaspıdır. Sermayesi 649.1 milyon YTL. Bunun 395.8 milyon YTL'si KEY ortaklarına ait. Şirketin aktif toplamından borçları çıktıktan sonra kalan tutarının 800 milyon lira, değerinin ise 1 milyar YTL olduğunu varsayalım. Bu durumda şirketin bilançoda görünmeyen değeri olan 200 milyon YTL diğer ortaklara, yani devlete kalacak.