Ünlü deri firması Desa, yurtdışına açılıyor. TAKVİM'e konuşan Burak Çelet, Londra, New York, Moskova ve Tokyo'da mağaza açacaklarını söyledi...
***
Sosyetenin nabzını Londra'da tutup, Desa'yı dünyaya açacak
Dünyaca ünlü markalara deri üreten Desa, mağazalarını modanın kalbinin attığı merkezlere taşıyacak. Londra'da yıl sonundan önce ilk mağazasını açmayı planlayan Desa, New York, Moskova ve Tokyo gibi merkezlere yönelerek zenginlere ulaşmayı hedefliyor.
Desa Deri'nin 30 yaşındaki patronu Burak Çelet, 'büyük ağabeyim' dediği Desa'yı dünyanın en önemli moda merkezlerinde yer alan bir marka haline getirmek için kolları sıvadı. Çelet, Prada, Ralph Lauren, Mulberry, Luella gibi dünyaca ünlü markalara üretim yapan ve 42 ülkeye ihracat gerçekleştiren Desa'nın adını, artık kendi mağazalarıyla yurtdışında duyurmak istiyor. İlk mağazayı yurtdışındaki piyasanın nabzını tutmak için bir merkez olarak gördüğü Londra'da açacak olan Çelet, ardından Paris, Frankfurt, New York, Tokyo, Moskova gibi moda merkezlerinde Desa mağazalarını hizmete sokacak.
ÇOCUKLUĞU ATÖLYEDE GEÇTİ Çocukluğu deri atölyesinde geçen, 12 yaşında şirkette müşteri temsilcisi olarak çalışmaya başlayan, 17 yaşında 200'e yakın işçisi ile Alman bir firmaya çanta üreten Çelet, aynı zamanda çok da iyi bir öğrenciymiş. Boğaziçi Üniversitesi'nde makine mühendisliği okuyan Çelet, daha sonra ABD'de finans ve yatırım master'ı yapmış, ardından da İngiltere'de deri teknolojisi üzerine eğitim almış. Desa'da Genel Müdür olduktan sonra şirketi bir dünya markası haline getirmek üzere yola çıkan Çelet ile hedeflerini konuştuk.
* Desa'dan önce Adesa ile büyük başarı sağlamıştınız. Neden Desa'ya geçtiniz? Desa'yı 'büyük ağabeyim' gibi görüyorum. Çünkü birlikte büyüdük. Küçüklüğümden beri Desa'nın içindeydim ve hep keyif alarak çalıştım. Tüm tatillerim burada geçti. Eğitimimi tamamladıktan sonra Adesa diye bir şirket kurmuştum. Deri koltuk döşemesi üretip yurtdışına ihraç ediyorduk. 2 yılda 10 milyon dolar ihracat yapan, 240 kişinin çalıştığı çok başarılı bir şirket ortaya çıktı. Ürünlerimiz İngiltere'de Laura Ashley ve Marks&Spencer markasıyla evlere giriyordu. Ancak tedarikçi olduğumuz firma Uzak Doğu'da fabrika satın aldı. Tüm işlerini oraya verdiler ve 1 yıl sonra battılar. 2003'te deri konfeksiyon çok modaydı. Adesa da iyi kalitede konfeksiyon üreten bir fabrikaya dönüştü. Desa'ya taşeron çalışan yapı haline geldi.
* Desa'da hızlı bir kurumsallaşma sürecine girdiniz. Hedefiniz nedir? Dünyaca ünlü markalarla çalışıyoruz. Ama artık Desa'yı bir dünya markası olarak görmek istiyoruz. Klasik bir deri üreticisi gibi davranmadık, markalaşmaya ve ihracata ağırlık verdik. Sürekli ve kalıcı piyasaları hedefledik. Bu nedenle İngiltere'deki pazarlama ofisimiz tasarım ofisine de dönüştü. Orada çok iyi tasarımcılarla müşteriye hizmet veriyoruz. Desa'nın hayat tarzı oluşturan bir moda markası olarak bilinmesini istiyorum. Londra bizim için başlangıç ve piyasanın nabzını tutma noktası olacak. İlk mağazamızı yıl sonundan önce açacağız. Paris, Frankfurt, New York, Tokyo, Moskova gibi moda merkezlerindeki mağazalar izleyecek.
* İngiltere'de deri pazarına yön veriyorsunuz. Bunu nasıl sağladınız? İngiltere'de 1 yılda üretilen derinin yüzde 20'sini alıyoruz. Koyun derilerilerini ceket, çanta yapıp tekrar İngiltere'ye satıyoruz. İngiltere'de marka olarak çok yeniyiz ama hızlı emekliyoruz. 2003'te İngiltere piyasasının yüzde 17'sinde Desa ürünleri satılmış. Şu anda bu rakamın yüzde 10'ların üzerinde olduğunu tahmin ediyoruz. Turquality programı kapsamına alınan tek deri firmasıyız. Desa'yı dünya piyasalarında nasıl konumlandırırız diye araştırıyoruz. Ayrıca danışmanlık şirketleriyle de çalışıyoruz. Kalitemizle birçok dünya markasının tercihi olsak da işin pazarlama ve markalaşma tarafında hala eksikliklerimiz var. Son 2-3 yıl içinde Uzak Doğu'ya gidip memnun kalmayıp dönen ve Desa'nın çalışmaya başladığı büyük bir müşteri kitlesi var. Ayrıca Prada ve markası Miumui gibi hiç Uzak Doğu'yu hiç tercih etmeyen müşterilerimiz de bulunuyor. Ama bizim hedefimiz marka olarak o pazarlarda yer almak.
* Ama ilk önce Türkiye'de hızlı bir mağazalaşma atağına başladınız... Kendi pazarında güçlü olmayan bir firmanın dünya pazarlarında başarılı olma şansı yok. "Dünya markalarıyla yarışacağım" dediğiniz zaman bu işi onlardan daha iyi yapmak zorundasın. Çünkü Türkiye'den geliyorsunuz. Yani rekabete 1-0 geriden başlamış oluyorsunuz. Şu anda Türkiye'de 56 mağazamız var. 2008'in 6'ncı ayında 70 mağazaya ulaşacağız. 9 tane de franchise mağazamız var.