Alman hocanın Türkiye'yi iyi tanımasının bir avantaj olduğunu belirten Tokdemir, "Özellikle yerli oyuncuların psikolojik sorunlarının aşılmasında tecrübesiyle herşeyin üstesinden gelebilir" dedi... İşte Florya'nın Güzin Ablası'yla yaptığımız ve zevkle okuyacağınız bir röportaj....
Futbola küçük yaştan beri aşık olan Ceren Tokdemir, Galatasaray'ın alt yapı gençlerinin sorunlarına çözüm bulmasının yanı sıra 'Abla'sı haline gelmiş bir bayan... Tokdemir, kulüpten hiçbir karşılık beklemeden psikoloji alanında futbola katkıda bulunmayı misyon edinmiş. Erkek egemenliğinin var olduğu futbolun içinde kendisini kabul ettirmesine rağmen A Takımı'na çıkamamanın sıkıntısını yaşayan başarılı ve güzel psikolog, TAKVİM'in sorularını yanıtladı.
* G.Saray'da göreve nasıl ve ne zaman başladınız? Küçük yaşlarda futbola olan büyük bir sevgim vardı. Bu yüzden üniversiteyi bitirdikten hemen sonra mesleğim ile futbolu birleştirmeyi arzu ettim. Galatasaray'da psikolojik danışmanlık yapan Acar Baltaş'a kulüpte gönüllü görev yapmak istediğimi ilettim. Kendisi de genç takımla çalışmamın uygun olabileceğini belirtti. Görevime başlamadan önce 1 yıl boyunca bu konuda kendimi geliştirdim. Ben Türk kültürüne uygun bir sistem oluşturdum. 2002- 2003 sezonundan bu yana 5 yıl geçti ve alt yapı ile çalışmam çok iyi bir tecrübe oldu. Türkiye'de eksik kalmış bu alanın gelişmesi için sürekli uluslararası yayınları takip ederek futbol psikolojisi üzerine araştırmalar yapıyorum. Tek amacım ülkemiz futboluna katkıda bulunmak olduğu için para talep etmeden kendimi kulübüme adadım.
* Bayan Futbolu Geliştirme Projesi Yöneticiliği de yaptınız. Gelinen nokta sizce nasıl? Dünyada ve UEFA toplantılarında bayan takımı olmayan 2 ülkeden biriydik. Federasyonda başladığımda ligler bitmişti. Uluslararası anlamda çok kötü durumdaydık. Fakat hızlı ve yoğun bir çalışma süreci ile toparlandık. Ayrıca bayan futbolunun imajını düzeltmek için PR çalışmalarımız oldu. Turnuvalara katılarak bayan takımı olmayan ülke statüsünden de çıktık. Böyle faydalı bir dönemden sonra federasyon değişikliği nedeniyle yol ayrımına gelince görevim de sona erdi.
* Türk futbolundaki bayanlar ile erkekleri hem sahada hem de alanınızda değerlendirir misiniz. Aradaki fark nedir? Hem bayan hem de erkeklerle çok iyi çalışmalarım oldu. Her iki grup ile güzel ilişkiler kurdum. Ancak bu işten para kazanamayan futbola gönül vermiş kızlarımız aileleri istemediği için birçok zorluklarla karşılaşıyor. Fakat erkek aileleri ufak da olsa bir ışık gördüklerinde kendileri çocuklarının futbolu tercih etmelerini istiyor. Bu anlamda motivasyonları yüksek olmasına rağmen güçlüklere katlanan kızlara daha fazla destek verilmesinden yanayım. Tabii erkek futbolcularının şanssızlığı da büyük bir rekabet ortamında bulunmaları. Bu bağlamda da bize düşen görev onların iyi birer oyuncu olmaları için çalışmak.
* Görevinize ilk başladığınızda futbolcuların tavrı ne oldu? Sorun oldu mu? İlk başladığımda çok zor günler yaşadım. Biliyorsunuz, insanlar psikoloğa gitmek istemez. Diğer bir yandan 5 sene önce bu sektörde pek bayan da yoktu. Futboldan hiçbir şey anlamayacağımı düşünerek 'Bu kadına ne anlatacağız ki?' dedikleri kulağıma geldi. Ancak zamanla onların yararına çalıştığımı ve odada konuşulanların bende kalacağını fark ettiklerinde tamamen güvendikleri bir bayan oldum. Sürekli de onlarla bir arada yaşadığım için artık ablaları haline gelmiş biriyim.
* Tecrübeleriniz dahilinde sorunları iyileştirmek adına geliştirdiğiniz özel bir yöntem olan bireysel terapi de uyguluyorsunuz. Görüşmelerinizde genellikle hangi konular yer alıyor? Futbol kulüplerinde vakitten kazanmak adına kişiye özel terapilerin yanı sıra yurt dışı da dahil genellikle grup terapileri yapılır. Ülkemizde ise her futbolcunun özel terapistinin bulunması çok zordur. Dolayısıyla ben de bireysel hizmeti kulübün içine taşımak istedim ve güzel ilişkiler içinde devam ediyoruz. Hatta gittiğimiz yurt dışı seyahatlerinde psikolojik alanda 'Galatasaray modeli' diye adlandırdıkları bu yöntemim rağbet görmeye başladığını gördük. Ben bireysel yaşamlarında mutlu olmadıkları taktirde sporda da mutluluğu yakalamayacaklarına inanıyorum. Bu nedenle ağırlıklı olarak sevgili, eş ve aile sorunlarına da değinerek çözüm getirmeye çalışıyorum. Özellikle alt yapıdaki gençlerin ergenlik dönemi problemleri ile de uğraşıyorum. Açıkçası kimseye söyleyemeyecekleri hangi konuyla gelirse gelsinler burada olmam bile onları rahatlatabiliyor.
* Galatasaray takımında özellikle Hasan Şaş'ın saha içindeki sinirli davranışları yüzünden psikolojik desteğe ihtiyacı olduğu iddia ediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Etik olarak isim üzerine yorum yapmak istemem. Zorlu ve stresli bir iş olan futbolun içindeki her oyuncunun psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. Küçük yaştan itibaren tüm güçlüklere katlanıyorlar. Kişi ayrımı yapmam da doğru olmaz. Ama hepimizin ihtiyacı var.
* Divan Kurulu'nda bir üyeniz 'Derbide olay çıkaranlar psikopattı' dedi. Siz taraftar için ne düşünüyorsunuz? Mesleki açıdan bu tip terimlerin insanlar üzerinde etiketlendirilmesine karşıyız. Fakat normal fonksiyonları bulunan kişiler grup halindeyken farklı davranışlar sergiler. Genel hayatlarında kariyer sahibi nitelikli kişilerin bu hareketleri yapmasının etkeni de grup içinde tanınmamanın ve ceza almamanın getirdiği bir psikolojidir. Öfke bulaşıcıdır ve bir anda gruba sirayet eder. Kötü niyetli 10 kişi rahatlıkla 1000 kişiyi etkileyebilir. Evrensel olarak baktığımızda geçmişteki savaşlarda olduğu gibi insan iç güdüsündeki saldırganlığın bir yerde atılması gerekiyor. Stadyumlar da bu durum için en uygun ortam gibi görünüyor. Bu tip grupları kontrol edebilmek için de yaptırımların artırılması özellikle kişisel cezalandırılmaların gerçekleşmesi lazım...
* Yönetici ve hocaların oyuncular üzerinde yarattığı baskı nasıl etkiler oluşturuyor? Yönetici ve hocaların psikolojiyi gerçekten çok iyi bilmeleri gerekiyor. Bazen istemeyerek de olsa olumsuz etkiler yaratabilirler. Her anlamda futbolcular ile konuşmalarında dikkatli olmaları lazım... İnsan psikolojisini iyi bilen hocalar daima başarılı olmuştur. Dolayısıyla biz de kulüpte hocalarımıza iletişim becerilerini geliştirici seminerleri verdik. Takıldıkları noktada bana gelebiliyorlar.
* İletişimin çok önemli olduğunu söylediniz. Bu anlamda ülkemize gelen yabancı hocaların takımı en iyi şekilde idare edebilmeleri adına iyi diyalog kurabilmesi şart. Kimi zaman sıkıntı yaratan bu unsurla ilgili ne diyeceksiniz? Açıkçası ben öncelikle yerli hoca taraftarıyım. Gelen yabancı teknik direktör ise Türkiye kültürünü ve insanını tanıyan ve iyi bilen biri olmalı... Tabii burada bu tür engeli aşmak için yardımcı hocalara da önemli bir görev düşüyor.
* G.Saray'ın maddi sıkıntı yaşadığı birçok dönemde şampiyonluk ve UEFA Kupası gibi güzel işlere imza atıldı. Olumsuzluklara rağmen çıkan başarıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğer takım içi iletişim ve ilişkiler iyi ise para sıkıntısı kimi zaman başarıda daha iyi etki dahi yapabiliyor. 'Her zorlukta birçok soruna karşı koyabiliriz' düşüncesi bu tip iyi işlere imza atma duygusunu kamçılıyor. Bazen de forma aşkı ve takım için bazen de maddi kazanç elde edememelerinden doğan öfkenin sonucunda oynamak çoğunlukla paranın önüne geçebiliyor. Burada bile teknik direktörün rolü çok fazla...
* Erkek egemenliğinin var olduğu bir ortamda bayan olmanızın avantajı ve dezavantajı nelerdir? Tek avantajı tesiste bulunan küçük çocuklarımıza anne sıcaklığını yaşatabiliyorum. Dezavantajı ise bir hayli fazla... Yerimde bir başkası olsaydı; kulüpteki kariyerinde şimdiye kadar yükselmişti. Fakat benim başarılı olmama rağmen A takıma çıkmam güç... Bayan olduğum ve uygun görülmediğinden dolayı A takımının tam anlamıyla içine alınmayacağım en başta da söylenmişti. Çünkü her an kamp içinde alt yapı takımlarının yanında ve deplasmanlarda olmam gerekiyor. Özellikle 5 sene önce burada ne iş yaptığımı kimse anlayamıyordu. Ama günümüzde daha çok bayanın futbola rağbet etmeye başlamasıyla bu durum aşıldı. Halen de tüm alt yapı takımları ve A takıma çıkan genç oyuncularımızla ilgileniyorum. Cinsiyet ayrımı yapılması beni üzüyor. A takımından da iyi iletişimimin olduğu bazı futbolcular var. Yalnız erkek olsaydım; başarım daha fazla görülebilirdi.
* Yeni teknik direktör Feldkamp ile görüşme fırsatınız oldu mu? Hocanın 74 yaşında olması takım ve kulüp açısından risk taşıyor mu? Türkiye'yi çok iyi tanıyan birisi. Bu takım ve kulüp için çok önemli. Nüfustaki yaşının sorun olacağını sanmıyorum. Vizyon başka bir şey; özellikle kendine iyi baktığı sürece güzel işler ortaya çıkaracağını düşünüyorum. Bu insanı yaşı yüzünden eleştirmek yanlış ve üzücü. Öncelikle görmek ve yaşamak gerek... Alt yapıya önem veren biri. Bu açıdan faydalı olacağına inanıyorum.
* Alt yapı ile bire bir ilgileniyorsunuz. Yaşlarının çok genç olması nedeniyle birtakım ergenlik sorunları var. Peki bu tür güç bir evrede başarıya ulaşmalarında önemli faktör nedir? Kulüp seçmelerinde 1000 çocuk arasından 1 kişiyi ya alıyoruz ya da almıyoruz. Burada 150 çocuk varsa mutlaka çok yetenekliler demektir. Fakat başarı için bazen yetenek yetmiyor. Karakter özelliklerinin sağlam ve psikolojik açıdan güçlü olmaları da gerekiyor. Zor şartlar altında genç yaşlarında yaşadıkları problemleri aşmaları için elimden geldiğinde yardım etmeye çalışıyorum. Çünkü bazen eleştiriden korktukları ya da güven eksikliği yaşadıklarından dolayı da yeteneklerini yansıtamayabiliyorlar. Bu sorunları düzelttiğimizde ise başarılarında büyük bir patlama oluyor.
Servisi 
