Apo'yu kurtaranlar
AKP Hükümeti'nin 1 milyar dolar karşılığında Kuzey Irak'a askeri müdahale etmeyeceğine ilişkin uluslararası Dubai Anlaşması ortaya çıkmasına rağmen, BaşbakanErdoğan panik ve telaşla yalanlama mücadelesi veriyor. CHP Genel Başkanı DenizBaykal'ın ortaya çıkarttığı anlaşma 22 Eylül 2003'te imzalanmış; ancak hiç yürürlüğe girmeden 9 ay sonra askıya alınıp 8.5 milyar dolarlık Amerikan kredisi kapsamında yer almıştı. Başbakan da, kendi bakanı ve bürokratlarının imzaladığı bu anlaşmayı, sırf sonradan askıya alınmasına dayanarak hiç imzalanmamış kabul edip "İddiaedenlermüfteridir.Hatta,dahaötesindedir" diyor. Devletin elindeki arşivlerde yer alan bir anlaşmayı, sırf 1 milyar dolar alınmadığı için yok farz ederek söyleyenleri yalancılıkla suçluyor.
Hilaf-ıhakikatlar Ne kadar enteresan ki, RecepTayyipErdoğan başka konularda da benzer psikolojide hareket ediyor. AKP iktidarının veya kendisi ile çevresindekilerin yaptığı birçok şeyi muhalefete mal etmeye çalışıyor. Mesela; MHP lideri DevletBahçeli'yi suçlarken "Apo'yuİmralı'yabizmikoyduk?Onuidamdanbizmikurtardık?Bunuyapanlarımilletbiliyor" diyor. Kuzey Irak'a operasyon yapılmaması anlaşmasındaki gibi, Başbakan'ın bu sözleri de tamamen çarpıtmadan ibaret. Hatta, en ufak doğrusu yok ve baştan aşağı hilaf-ı hakikat... TerörörgütününbaşıolanveTürkiyedüşmanlarınıntaşeronluğuyapanokiralıkkatil,15Şubat1999günüyakalanıpTürkiye'yegetirilmedimi?İmralı'yada,ozamankonulmadımı? Öyle ise bu tarihten 2 ay sonraki 18 Nisan 1999 seçimlerinde TBMM'ye girip sonrasında 3'lü koalisyonun ortağı olan MHP'nin ve DevletBahçeli'nin, bu kararda dahli olabilir mi? Hangi sivri zeka, hangi kafa, bu kadar ke sin ve açık bir şeyi görmezlikten gelebilir?
İdamıkaldıranAKP'dir Başbakan Erdoğan'ın, idam konusunda DevletBahçeli'ye yönelttiği suçlamanın ikinci ayağı da tamamen yanlış. Apo denilen o kiralık katilin idamı konusunda bir toplantı yapılmış (12 Ocak 2000'de) ve AİHM'den çıkacak karara kadar beklenilmesi, bu süreçte bir terör olursa da, yeni bir karar alınacağı duyurulmuştu. Böylece, PKK'nın başı devletin elinde "tutsakkoz" olmuştu. Bütün liderler ve partiler, AB'ye şirinlik uğruna(!) idam cezasına karşı çıkarken, sadece 129 milletvekiline sahip MHP direnmişti. Sonrası da malum ve yine Başbakan Erdoğan'ın söylediklerinin tam tersine TBMM'nin 1 Ağustos 2002'deki toplantılarında, o zaman Meclis'te bulunan DSP, ANAP, DYP, Saadet Partisi ile DSP'den ayrılanların kurduğu YTP (Rahmetli İsmail Cem'in partisi) ve Saadet'ten kopanların AKP'si (Erdoğan da genel başkanları) idam cezasını elbirliği ile kaldırdılar. MHP'lilerin yoğun direnişi ve karşı çıkmasına rağmen yasal değişiklikle o kiralık katil de kurtarıldı ve Erdoğan "Buçokbüyükbaşarı" diyerek idam cezasını kaldıran Meclis'tekileri övdü. Aynı Erdoğan, şimdi meydanlarda tersini söylüyor ve suçu MHP'ye, Bahçeli'ye atıyor. Üstelik Elazığ'da, Erzurum'da, Yozgat'ta böyle konuşuyor. Diyarbakır'da da söylese ya!