İlaç kullanırken ortaya çıkabilecek yan etkileri önceden belirlemek artık mümkün. Yapılacak kan testleri ile genetik şifrenizin hangi ilaca nasıl tepki vereceğini mutlaka öğrenmelisiniz.
Pek çok kişi, sağlığına kavuşmak isterken yanlış ilaç tedavisi yüzünden hayati tehlikelerle burun buruna geliyor. ABD'de yapılan bir araştırmada da 20 bin hastanın bin 500'ünde ilaç kullanımına bağlı yan etkilerin ortaya çıktığı ve her yıl yanlış dozda ilaç kullanımına bağlı olarak yaklaşık bin kişinin yaşamını yitirdiği belirlendi. Özellikle uzun süreli tedavi görmesi gereken kişilerin mutlaka ilaçlara duyarlılıklarını öğrenmeleri, uygulanan tedavinin sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Komplikasyonlar azalıyor 'Farmakogenetik Test' denilen yeni bir yöntem bu aşamada herkesin imdadına yetişiyor. Bu yöntem ile uzun süreli ilaç kullanımının kişi vücudunda yaratacağı toksik etkinin önceden saptanabildiğini açıklayan Dr. Aytaç Keskineğe, "Hastaların tedaviye başlamadan önce farmakogenetik test yaptırmaları durumunda, ilaç kullanımı nedeni ile meydana gelebilecek tüm komplikasyonlar yüzde 80 oranında azaltılabiliyor" dedi.
Geniş bir yelpazeye sahip Farmakogenetik testlerin kişiye özgü genetik ilaç metabolizması hızının incelenmesi ve ilaçların yan etki göstermeden en etkin dozda kullanılabilmesi için gerekli olduğunu belirten Dr. Keskineğe, "Yapılan araştırmalarda hastalara verilen tedavilerle efektif doza ulaşılamadığı için, hastalıkların yüzde 27'sinin tedavisinde başarısız olunduğu saptandı" diye konuştu. Dr. Aytaç Keskineğe, önceleri sadece anne karnındaki bebeklerde kalıtsal bir hastalık varlığının taramasında kullanılan genetik testlerin, şimdilerde modern tıp teknolojileri sayesinde hastalıkların tanısından tedavisine kadar çok geniş bir yelpazede kullanım şansı bulduğunu da sözlerine ekledi.
Tedavi başarı oranı artıyor Tedavide kullanılan ilaçlar karaciğerdeki bir takım enzimler sayesinde metabolize ediliyor. Bu enzimler genetik yapı bakımından kişiden kişiye farklılıklar gösteriyor. İnsan metabolizmasının beş ana gruba ayrıldığını belirten Dr. Aytaç Keskineğe bu konuda şunları söyledi: "İlaçları normal hızda metabolize eden kişilerde belirlenen başlangıç ve takip dozlarıyla, hedeflenen tedavi değerleri kolaylıkla sağlanabiliyor. Orta hızda metabolize eden kişilerde ise ilaç birikmesine bağlı olarak ilacın etkisi gereğinden fazla görülebiliyor. Bu kişilerde belli bir süre sonra ilaç dozunun azaltılması gerekiyor. Metabolizması yavaş olanlar ise vücuttan ilacı olması gerekenden daha yavaş attığı için ilacın işe yaramadığı düşünülerek doz artırımı yapılabiliyor. Bu da beraberinde ilaca bağlı zehirlenmeleri getiriyor. Bu durumdaki hastalarda bir süre sonra ilacın değiştirilmesi gerekir. Metabolizması hızlı çalışanlar ilacı vücuttan hızlı uzaklaştırdığı için etkin tedavi dozuna ulaşılamaz. Bu grup hastalarda ilaç dozunu yükseltmek gerekir. Metabolizması çok hızlı çalışanlarda ilaç dozu yükseltilse bile vücuttan hemen atıldığı için asla ilacın etki göstermesi mümkün olmaz. İşte tüm bu tepkiler farmakogenetik testlerle önceden belirlenip ve en etkin tedavi şekli uygulanabilir".
Kalp hastaları Uzun süre kan sulandırıcı ilaç kullananların da genetik hassasiyetlerini ölçtürmeleri hayati önem taşıyor. Dr. Keskineğe, basit bir kan testi ile risk taşıyıp taşınmadığının öğrenebildiğini hatırlatarak, farmakogenetik testin önemini şöyle dile getiriyor: "Özellikle kalp ameliyatı sonrasında ve damarlarında pıhtı oluşma riski yüksek kişilerde, etken maddesi warfarin olan ilaçlar kullanılıyor. Bu ilacın dozu iyi ayarlanamadığında tedavi başarısız oluyor. En uygun tedavi konusunda yapılacak farmakogenetik test hekimlere yol gösteriyor."
Servisi 
