Aldanıyoruz
Aldanıyoruz belki aldatmalardan önce. Neydi bizi ötekine çeken ilişkiler içinde? Nereden başlıyoruz içimizdekileri yok saymaya? Saygıyı ezip geçerek, sevgiyi utandırarak ve gözlerinin içine baka baka, yalan yanlış cümleler kurmaya çalıştığımız kaçamak yaşantılar mı, aldatmalar yoksa! Başka yerden bakıldığında aslında güvenmişlik değil midir ilişkide seçim? Aldatılmışlık yok olur o zaman. Peki hangi sevdalı yürek bu kadar objektif bakabiliyor aşka, kaçamaklara ve kaçınılmaz gerçek aldatmaya? Zor evet. Ama olmalı. İnsan her şeyden önce kendinin ve seçimlerinin farkına varmalı. Tekliğini koruyarak bir ilişkide çift olabilmeli. İşte o zaman aldatılmışlık yok, güvenmişlik vardır. Kişinin kendisi için önce güvenmek... Dedim ya, aldanıyoruz aslında aldatmalardan önce. Niye mi? Çünkü, öyle hızlı tüketen, günübirlik ve duyguları bilmeden yaşanmaya başladı ki aşklar. Hatta 'aşk' bile denmiyor şimdiki yaşantılara. Sadece tensel temaslar var. Üstelik ten, hissedilenler olmadan anlamsızken sevmeyi bilmeyen insanların dürtülerine gem vuramaması aslında şimdilerde sevişmenin adı. Kimin kimle olduğunu takip etmek zor. 'Seni seviyorum' demek zorlaştı ya da her önüne geleni sevdiğini sandı insanlar. Hal böyle olunca da ilişkilerin tadı kaçtı. Evlilikler sarsıldı, temel güven sarsıldı.
ALDATMALAR SANALLAŞTI Bencil ve yalnızlığına sığınmaya itilen bir çağda teknolojinin esiri oldu gözlerimiz. Aldatmalar sanallaştı, öyle eskisi gibi değil artık aldatmanın açılımı. Kapattıkça kapattı insan kendini, güvenmenin zorlu yolunda yürümeyi seçmek yerine. Sonra da kolaya kaçarak yaşanılan çağı suçladı. Kadının kadınlığını, erkeğin erkekliğini sorguladı; hayatı ve ilişkileri harcarken en önce kendini harcadı. Mutsuzluk kaldı elimizde sonunda. Aldatıldı diye suçladı belki biri diğerini, bakmadan kendine. Yıkılmış bedenler, yalnız ruhlar kaldı geriye. "Aman" dedi kime sorsanız uzak olsun aşk masalları. Sonunda da güvenden, duygudan ve kendinden bihaber yüzeysel yaşayanlar kaldı. Şimdi soruyorum size: "Nedir aldatma, nedir güven, nedir sevgi?" Kendi hesaplaşmanızı kendiniz yapın iç sesinizle. Vicdanınız yol göstersin size ilişkilerinizi gözden geçirirken. Haklı-haksız savaşından vazgeçip duyguları ifadeyi öğrenmekle başlayınca yola, korkulardan arındırınca yüreği, dürüst olunca, geriye kalan güvenmişlik olur aldatmalardan. Üstelik kaybeden yoksa aşkta, belki ileride dudakta tebessümle anlatılacak. En tehlikeli körlük, duygusal körlüktür.