Fenerbahçe'nin şampiyon olan 100'üncü yıl kadrosunda belki de en önemli isim Tümer Metin.. Sezon başında Beşiktaş'tan kopartılan Milli futbolcunun ilginç bir transfer öyküsü var. Bu öyküyü okurken, sarı-lacivertliler'in bu oyuncuyu almakla ne kadar doğru bir iş yaptığı da gözler önüne serilecek.
Fenerbahçe'nin 100'üncü yılında şampiyonluğu getiren kadrosu nasıl oluşturuldu?.. Olağanüstü kongrede yeniden başkan seçilen Aziz Yıldırım için belki de işin en zor kısmı buydu.. Öyle ya teknik direktör Daum'la yollar ayrılmış, Nobre Beşiktaş'a gitmiş, Luciano'nun sakatlığı nedeniyle sözleşmesi feshedilmiş, Servet, Gürhan Sivas'a verilmişti. Anelka ise bir sorun olarak kafalarda soru işareti yaratıyordu.. Yıldırım için en önemli olay teknik direktör problemiydi.. Öncelikli olarak hoca işi çözülmeliydi. Çünkü Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları nedeniyle takım sezonu erken açacaktı ve Haziran ayının sonlarına doğru daha önceden belirlenen program gereği yurt dışı kampına gidilmesi gerekiyordu.. Bir yandan transfer çalışmaları da devam ediyordu.. Gençlerbirliği'nden Uğur ile sezon ortasında yapılan anlaşma gereği imzada herhangi bir problem yoktu. Fakat asıl flaş gelişme Beşiktaş sembol futbolcusu Tümer Metin'in transferiyle yaşandı.. Ancak bu sürpriz transfer için biraz geriye, daha doğrusu 2006 Mayıs'ının başlarına gitmek gerekiyor.. İzmir'de Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan ve Siyah-Beyazlılar'ın kupayı kazandığı maç sonrasında Başkan Aziz Yıldırım, o gece 2 gol atan Tümer'e hayran kalmıştı.. Yıldırım, maç sonrasında yanındaki diğer yöneticilere dönerek ''İşte lider futbolcu dediğin böyle olur. Adam tek başına bizi yendi'' demişti.. Bu maçın bir gün sonrasında Aziz Yıldırım ile Tümer Metin'in yolları Kadıköy'de bir davette kesişti.. Yıldırım, Tümer'i tebrik ettikten sonra, ''Bu hafta sonu Galatasaray ile maçınız var. İnşallah bize oynadığın gibi, Galatasaray'a karşı da oynarsın. Ve galip gelirsiniz. Eğer siz yenerseniz biz şampiyon oluruz'' dedi.. Siyah-Beyazlı futbolcu Yıldırım'ın bu sözlerine ''Başkanım ben profesyonelim. Başkasını bilemem. Ama ben sahaya çıkarım ve elimden gelen herşeyi yaparım. Kazanırız, kazanmayız orasına karışmam'' cevabını verdi.. İkili arasındaki diyalog bu kez transfere odaklandı.. Aziz Yıldırım, Tümer'e ''Sözleşmen bu sezon sona eriyor. Niyetin ne?'' diye sordu.. Tümer, ''Kulübümle sezon bitimi masaya oturacağız. Ama anlaşabileceğimizi pek sanmıyorum.. Çünkü halletmem gereken bir askerlik sorunu var ve artık yurt dışında oynamayı düşünüyorum'' ifadesini kullandı.. Başkan'ın gözleri parlamıştı. ''Gel seni bize alalım'' dedi Tümer'e ve ekledi; ''Beşiktaş'la git konuş. Eğer anlaşamazsan bize gel.. 100'üncü yılımızda senin gibi lider bir oyuncuya ihtiyacımız var. Şimdi para konuşmayalım. Ancak sana şu kadarını söyleyeyim, eğer Galatasaray'ı da yenerseniz ve bize transfer olursan sana ekstradan 1 milyon dolar vereceğim..'' Tümer, Aziz Yıldırım'ın bu cazip teklifine ''Bakalım. Kısmet. Şu Galatasaray maçı bir geçsin, lig de bitsin, Beşiktaş'la anlaşamazsam kesin gelirim, söz'' cevabını verdi. Bilindiği gibi Tümer harika oynayıp, bir de gol atmasına rağmen Beşiktaş, Galatasaray'a İnönü'de 2-1 mağlup oldu, F.Bahçe o gün seyircisiz maçta Erciyes'i 4-2 yenmesine rağmen bir hafta sonra Denizli'de berabere kaldı ve şampiyonluğu kaybetti.. Sezon bitmişti ve Tümer Beşiktaş'la anlaşamamıştı.. Ve yıldız oyuncunun yolu artık Kadıköy istikametiydi.. Yapılan görüşmeler olumlu sonuçlandı. Tümer, ''Söz verdim geldim'' diyerek imzayı bastı ve Fenerbahçeli oldu.. Sarı-Lacivertli kulüp Uğur ve Tümer ile dış transfere başlamıştı. Ancak Luciano ile Nobre'nin yerleri henüz dolmamıştı. Bu mevkiilere acilen transfer yapılması gerekiyordu. Yönetim bu konuyu yeni hocaya bırakmaya karar verdi. Hoca transferi içinse ilk planda Portekiz'i çalıştıran Scolari ile temas kuruldu.. Ancak Dünya Kupası Finalleri başlamıştı ve Portekiz, Almanya'da beklenenin ötesinde bir başarı gösterip yarı finale kadar yürümüştü. Yaklaşan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları nedeniyle teknik direktör işinin bir an önce çözüme kavuşması gerekiyordu.. Diğer bir aday ise Capello'ydu. Ancak İtalyan teknik adam Real Madrid'ten de teklif almıştı.. Bu arada gündeme Japonya Milli Takımı'nı çalıştıran Zico da gelmişti. Brezilyalı teknik adamın futbolculuk geçmişi süperdi. Japon Milli Takımı'nda da başarılı işler yapıyordu. Ve artık Avrupa'dan bir takım çalıştırmak istiyordu.. Fenerbahçeli yöneticiler Zico'yu gündeme alırken onun başarıya aç bir teknik adam olması da tercihlerinin ilk nedeniydi.. Sonunda Scolari, Capello derken Fenerbahçe Zico da karar kılmıştı.. Zico ismi taraftar arasında ilk zamanlarda bir memnuniyetsizlik yaratsa da sonraki günlerde camia Zico'ya, Zico camiaya ısındı.. Ve sonunda beklenen başarı sezon sonunda geldi.. Fenerbahçe için en zor olay asıl Zico'nun transferinden sonra başlıyordu.. Çünkü Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları için zaman kalmamıştı. Takımda hala eksik olan yerlere transfer yapılmamıştı. Taraftar isyandaydı.. Hele hele yabancı transferleri Dinamo Kiev'le oynanan maçlara yetişmeyince bu isyan iyice doruk noktasına çıktı. Yönetim bu krizi hemen aşmalıydı ve aştı da...