CafeBlog
Bugün 10 Şubat. Bundan tam beş yıl önce bu saatlerde provadaydı. Boş günümüzdü oysa. Prömiyere az kaldığı için telaşlıydı herhalde. Ben ne yapıyordum o saatte hatırlamıyorum. Bildiğim, birkaç günlüğüne Berlin dışında olduğum. 10 Şubat'tan bir hafta öncesini hatırlıyorum ama. Provadaydım ben de. Konservatuvar son sınıf, bir sahne çalışıyorum. Büyük oyuncu, canımın içi, didişe didişe çalışıyoruz. O, Susan ve ben. Komik bir sahne. Susan'in annesini oynuyorum. Başka sınıflardan girenler çıkanlar oluyor provaya, gülüyorlar hep, çok eğleniyorlar. O gün o geldi, Kai, 10 Şubat'tan bir hafta önce. İzledi sessizce, prova bittikten sonra yanıma geldi. "Oyunculuk mu yapıyorsun, soytarılık mı?" diye sordu. Tartıştık sonra. Çok tartıştık. Üzmüştü beni. Yediremiyordum kendime bu lafı. Ego garip şey, kaldıramadım işte. Ağır sözler söyledik birbirimize. Ben ağladım. O gitti. 10 Şubat'tan iki gün önce ampir kılığıyla çıktı karşıma. Göz ucuyla bana bakıyordu Kai, bense o yokmuş gibi davranmaya özen gösteriyordum. 10 Şubat'tan bir gün önce, Astrid'le oturuyorduk. "Biliyor musun, Kai bana ne dedi?" dedi. Buz gibi bir sesle, "Kai hakkında konuşma benimle" diye girdim araya. "Kai benim için öldü artık!" Öylesine söyleyiverdim, söylediğim birçok başka şey gibi. Israr etmedi Astrid. 10 Şubat'tan bir gün sonra telefon çaldı. Rade'ydi arayan, "Kai" dedi yutkunarak, "Kai, öldü..." Sonra bir gece... Rüyama girdi. Konuşmaya çabaladım, susturdu, bana sarıldı. Barıştık. www.dulsinya.blogspot.com