Uzlaşmaz tavır
İşçilerin asgari ücretle insanlık dışı yaşama mahkum edildiği bir ülkede, asgariuzlaşma mutlaktı. Ne olurdu ülke sevgisi, parti sevgisini alaşağı edebilseydi. Ne olurdu, toplumun gönlündeki resim asılsaydı duvarlara? Milletin verdiği yetkiyi tek başına kullanmakla, gücünü kullanmak arasındaki duruş, hayata sadece kendi penceresinden bakan duruştur. Bedelini kuruşu kuruşuna bizlerin ödeyeceği bir duruş. Ödüyoruz, ödeyeceğiz.
***
Demokrasiyi kendi saflarına çekenlere karşılık, bizler hala demokrasi neferleriyiz. İhtilale karşıyız, kuşkuları olmasın. Ama din üzerinden siyaset yapanlara, partilerinden olmayanı dinsiz ilan edenlere ve belediyeleri irtica karargahı haline getirenlere de karşıyız. Çocuklarımızı 23 Nisan'da "İranlıçocuklar" haline getirenlere de karşıyız. Demokrasiülkeyiayaktatutmakiçinolmalı,partilerideğil.
***
Amerika tetikte bekliyor, ülkeyi karıştırmanın ahtapot kollarıyla... Avrupa Birliği, haritasız Türkiye özlemiyle yanıp tutuşuyor. Ülkemizdeki iç düşmanlar, ellerini ovuşturuyor, kaygan zeminde. Ve biz böyle bir ülkede bir Cumhurbaşkanı seçerken, politika hünerlerine yenik düşüyoruz. Bunlara layık mıyız? Bir gözü öbür göze düşman etmenin yollarını kesmek varken...
***
Bu hükümet krizi yönetemedi... Cumhurbaşkanlığı seçiminde, asgari uzlaşmadan kaçarken, uzlaşmaztavırbarajına takıldı. Ve galiba bir süre bu demokrasi masalıyla cebelleşeceğiz. Bahar bile kolay gelmiyor bu ülkeye... İstikrar nasıl gelsin!