İçinizdeki sevginin muhteşem gücünü keşfettiğinizde ayağınız bir an yerden kesilecek ve özünüzü bulacaksınız....
Bugüne kadar birçok kişiden hoşlandık, aşık olduğumuzu düşündük hatta aşık bile olduk... Kimini sadece bize tutkun olduğu için sevmeye çalıştık; kimisi iyi bir insandı aşık değildik ama birlikte olmaktan hoşlanıyorduk. Kimisi ise sürüp giden, ucu bucağı belli olmayan hikayelerdi. Sanırım biz "O"nu bulmak konusunda ümitsiz, bir o kadar da kırılgan ve kuralları olan kişileriz. ROMANTİK BİR FİLM GİBİ O an, pek kelimelerle tarif edilemeyecek bir andır. Daha onu ilk gördüğünüz saniyede, yerinize çakılırsınız. Ruhunuz "bu o" diye, takılmış plak gibi tekrar edip dururken yer ve gök alemleri o büyüleyici anı, romantik bir film izlermiş gibi gülümseyerek seyreder. Açıkçası bu anı yaşamak insanın ömründe bir ya da birkaç kez görülür. Ancak etkisi kolay kolay geçmez. Ruh gibi yürümeye başlarsınız sonraki saatler içinde. Ama bu beklenti, "Acaba ne olacak?" gibi zihinsel faaliyetle dolu bir an değildir.
ALKOL DEĞİL, AŞK ÇARPAR Boğma rakı içip de dünyası kaymış bir adam gibisinizdir. Fakat sizi asıl çarpan saf aşktır. Sonra içiniz şarkı söylemeye başlar... Öyle bir şarkıdır ki bu, vücudunuzun her hücresi eşlik eder. Hiçbir beklenti, taktik, dert, tasa yoktur içinizde. Bilirsiniz ki "O" karşınıza zaten boşu boşuna çıkmamıştır ve yaşanması gereken ne varsa zaten yaşanacaktır... Sonra içinizdeki şarkı devam eder... Her şey bambaşkadır artık sizin için. Gidip herkese sarılmak gelir içinizden. Attığınız adımları bile değişmiştir, tabii gülümsemenizde... İçinizden bir ses şunu söylemektedir: "İşte ruhunun aslı bu senin, yaratılışının kaynağı da... Sana, 'Aman uçma sakın, dışarıda gerçek bir dünya var' diyecek kişiler olacaktır. Onlar aşka inanmadıkları ve korktukları için kendilerine böyle bir dünya yaratıyorlar. Sen sadece hissettiklerine güven..." Sonra birden o sesin haklı olduğunu anlarsınız. Dünya herkes için yeterince büyüktür ve sen başkalarının inançları yerine, kendi hissettiklerin doğrultusunda yaşayabilirsin... Ve bir gün bu dünyadan ayrılırken yüzünde oluşacak gülümseme sadece aşktan değildir... Hislerini kabul edip, onları gerçekleştirme ve yaşama iznini verdiğin için yarattığın muhteşem deneyimlerin tadını hatırlamandandır... Sizin için artık hiçbir şey aynı değildir. Geceler daha uzundur ve bir an önce geçip yarın olmasını istersiniz; onu tekrar görebilmek için. Onun ismi bile kalbinize sıcak bir şeylerin dolması için yeterlidir. Ruhunuz tatlı biçimde ürperir.
HEP AYNI ŞARKI... Onun varlığı tetiklemiştir sizin içinizdeki dünyaya aşkla bakabilme yetisini... Ve onun tetikleyici olduğunu kabul etmeniz aşkı doya doya yaşayabilmeniz için bir püf noktasıdır. Çünkü bu enerjiyi size veren kişi o değildir; o sadece aracıdır. Siz kendi içinizdeki aşkı keşfetmişsinizdir ve özgür bırakmışsınızdır. Bunu da hissettiğiniz anda beklentilerinizin, bağımlılıklarınızın- korkularınızın uçup gittiğini hissedersiniz ve onun elini tuttuğunuz an, birbirinize muhtaç iki ruh değil; birbirine aşkı sunan varlıklar olduğunuzu bilirsiniz. Bu öyle güçlü bir duygudur ki, sonrasını düşünmezsiniz. O kısımlarını zaten evren bir şekilde halledecektir. Siz sadece içinizde çalan müziğin sesini sonuna kadar açar ve o şarkıya eşlik edersiniz...