Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın en iyi yolu tek eşlilik. Ancak, pek çok kişi işin içine 'aldatma' eylemi girdiğinden hastalığını eşine anlatamıyor; ona da bulaştırıyor....
Çok eşlilik, korunma yöntemlerinin ihmal edilmesi ve cinsellikle ilgili yetersiz bilgi sahibi olunması nedeniyle son yıllarda bakteri ve virüslerin neden olduğu cinsel hastalıklarda hızlı bir artış görülüyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan yüzde 90 oranında koruyan prezervatif dahi HPV, herpes ve molluscum gibi virüs hastalıklarının bulaşmasını önleyemiyor. Kişiye, hatta topluma büyük sıkıntı veren bu tip hastalıklardan en iyi korunma yönteminin tek eşlilik olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, cinsel yolla bulaşan bazı hastalıkları tamamen yok edecek tedavilerin olmadığını, toplumun, özellikle de gençlerin bu konuda çok daha dikkatli olması gerektiğini ifade ediyor.
SORUN HASTANIN FARK ETMEMESİ! Cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında önemli bilgiler veren Ürolog Doç. Dr. İbrahim Çevik, bulaşıcı virüs hastalıklarıyla ilgili en önemli sorunun, hastanın, hastalığını fark etmemesi olduğunu söylüyor. "Kişinin hastalığını genellikle partneri ya da doktor tarafından muayenede tesadüfen ortaya çıkıyor" diyen Dr. Çevik, virüs hastalıklarının çoğunlukla şikayete neden olmayan zararsız belirtilerle kendini gösterdiğini vurguluyor.
'ALDATTIĞINI SÖYLEYEN VAR' Son dönemlerde görülme sıklığı ciddi olarak artan herpes, genital uçuklar, siğiller ve molluscum hastalığına virüsler neden olduğu için, antibiyotikler ile çeşitli iğnelerin, bu hastalıkların tedavisinde hemen hiç etkisi olmuyor. Bunların tedavisinde en etkili yol belirtilerin, yani lezyonların yok edilmesi. Eğer hastalığın bulaştığı ya da hastalığı bulaştıran eşler tedavi edilmezse yapılan bütün müdahaleler maalesef sonuçsuz kalıyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda çiftlerin tedavisi büyük önem taşıyor. Partner tedavisinin evli çiftlerde yüzde 90 oranında uygulandığını anlatan Dr. Çevik, "Ancak bu, evli çiftler arasında bazı tartışmalara neden olabiliyor" diyor. Kaptığı hastalığı eşine açık bir şekilde söyleyenler olduğu gibi, endişelenip saklamayı tercih edenler de oluyor. Bekar olan kişilerde partnerin sürekli değişmesi sözkonusu olduğu için çiftlere yapılan tedaviyi uygulamak pek mümkün olmuyor. Bu kişiler tedavi olmadıkları müddetçe taşıyıcı olarak hastalığı başkalarına bulaştırmaya devam ediyor.
DÖRT FARKLI TIBBİ YÖNTEM Cinsel yolla bulaşan virüs kökenli hastalıklarda ortaya çıkan lezyonlar dört ana yöntemle yok ediliyor. Bu tıbbi yöntemler sırasıyla şöyle: * Lezyonların üzerine ilaç sürülerek uygulanan kimyasal yöntemler. * 'Koter' denilen aletlerle lezyonların yakılarak yok edilmesi. * Karbondioksit lazerle yok edilmesi. * Dondurma yöntemiyle lezyonların ortadan kaldırılması. Öte yandan bir de, molluscum hastalığı için geçerli olan mekanik yöntem uygulanıyor. Bunlar arasında en çok kullanılan, en etkili tedavi yöntemi koterle lezyonların yakılmasıdır. Ekonomik, pratik ve birçok sağlık kurumunda bulunması nedeniyle koter tedavisi yaygın olarak kullanılıyor. Çok büyük bir lezyon söz konusu olduğunda kimyasal maddeler dökerek lezyon küçültülüyor, sonra da koterle yakarak yok ediliyor.
FARKLI METODLAR Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda hızla yayılan virüs ve bakteri kaynaklı cinsel hastalıkların etkin tedavi yöntemleri şöyle sıralanıyor: Genital siğiller: Cinsel hastalıklar içinde kanser riski taşıyan HPV virüsünün neden olduğu genital siğillerin özellikle evli çiftlerde tedavisi çok zor oluyor. Ancak çiftlerin tedavisi büyük önem taşıyor. Prezervatif hastalığı önlemede yetersiz kalıyor. Genital siğilleri olan çiftlerin cinsel ilişkiye girmeleri bir müddet yasaklanıyor. Bu da çiftler arasında ciddi sosyal problemlere yol açıyor. Siğil hastalığının tedavisinde kullanılan dört yöntemin birbirine göre avantajı olduğu gibi, dezavantajı da bulunuyor. Genital siğillerde koter uygulaması tercih ediliyor. Bu yöntemde elektrik akımı ısıya dönüştürülerek siğil yakılıyor.
YÜZDE 100 TEDAVİSİ YOK Herpes: Vücuda bulaşan herpes virüsünün yüzde 100 tedavisi bulunmuyor. Hasta doktora gittiğinde genellikle yapacak çok fazla bir şey olmuyor. İlk belirtiler görüldüğünde ağızdan alınacak hap ya da iğne, krem tedavileri aktif dönemde meydana gelen ağrı şikayetini ve belirtileri sayı olarak azaltabiliyor. Ama virüs tamamen vücuttan atılamıyor; yok edilemiyor. Vücut direnci düştüğü zaman virüsler aktif hale geliyor ve sivilce şeklindeki belirtiler tekrar ortaya çıkıyor. Bulaştığı vakit hasta ömür boyu bu herpes ile yaşamak zorunda kalıyor.
SİVİLCELER PATLATILIYOR Molluscum: Yine bir virüs hastalığı olan Molluscum'un tedavisini eskiden hastalar kendi kendilerine yapıyordu. Sivilce şeklindeki belirtiler sıkılarak patlatılıyordu. Bilinçli yapılmasa da bu uygulamanın doğru olduğu belirtiliyor. Virüs hastalıklarında amaç lezyonların yok edilmesidir. Tıbbi olarak da mekanik yöntemlerle sivilce sıkılarak patlatılarak geçici tedavi uygulanıyor. Bu, uygulaması çok kolay bir tedavi yöntemidir. İlk bakışta teşhisi konulabilen, molluscum virüsü, tıpkı herpes gibi ömür boyu vücuttan atılamıyor. Stres ve üzüntülü dönemlerde sivilceler tekrarlıyor; özellikle cinsel bölgede ortaya çıkıyor. Tanısı konulan hastaların, mutlaka AIDS ile ilgili testleri yaptırması gerekiyor. Öte yandan, bu hastalığa karşı diğer virüslerde olduğu gibi prezervatif yetersiz kalıyor. - BİTTİ -