Ünlü mizahçı Barbaros Uzunöner'in, günlük hayatın sapmalarını anlattığı ve gelenekleri ti'ye aldığı 'Türk Müsün Canım?' isimli kitabı 10 günde 10 bin sattı. Kitap, ikinci baskısını yaptı....
Mizah dergilerinde yazılar yazıp karikatür çizen, radyo programı ve tek kişilik gösteriler yapan Barbaros Uzunöner, geniş bir hayran kitlesine sahip oldu. Yüzde 10'luk görme yeteneğine sahip olan Uzunöner, "Türk Müsün Canım?" kitabıyla da ilgi gördü. Bir diğer kitabı 'Sayısal Loto Bir Gün Gelecek Ülkemizi Vuracak'ta olduğu gibi son kitabında da hayatın sapmalarını anlatan Barbaros Uzunöner'in kitabı için "Kağıt üzerinde stand-up yapıyor" yorumları yapıldı. İşte ünlü mizahçının kitabına, mizaha ve hayata bakışı...
* Kitabınızın adından dolayı tepki aldınız mı? Amacım, yaşarken değil okurken fark edebileceğimiz komikliklerle olayları anlatmak. Bunu yaparken insanları ya da kendimi kızdırmayı değil gülmeyi, güldürmeyi düşündüm. Refik Erduran üstadımız da kitabın arkasında bunu yazdı "Gülümseyerek ve gülümseterek" diye. Mizah akılla yapılan ciddi bir iş.
* Kitabınızın çok kısa bir sürede ikinci baskıyı yapacağını düşünmüş müydünüz? Beni en çok memnun eden 10 günde 10 bin kitap satılması oldu. Satış durumunda mizah kitapları arasında ise bir numara. Bu başarımda mizahın başkenti Trabzon'da işletme okumamın etkisi çok büyük. Artık neyin alıcı olacağını tahmin edebiliyorum. Kitabımın diğer bir özelliği ise insanlara sevecenlikle yaklaşması. Son dönemde Türkler hakkında yazılan kitaplar daha çok bizleri kızdırmaya yönelik.
HAYATA DAİR...
* Kitabınızda yer alacak konuları nasıl seçiyorsunuz? Kitabımda, Türkler'in toplumsal yaşamındaki konulardan örneklere yer verdim. Mesala misafirlikle ilgili bir konu var. İşte size birkaç örnek: Yeriz, içeriz, televizyon izleriz, sabah kalkarız, tam gideceğiz, ev sahibi 'Bunu saymam' der. Sayman için evimi kundaklamam mı gerekiyor? Özbek nişanlımın ailesiyle tanışmak için Özbekistan'a gitmiştim. Yanağa orada 'hortum' diyorlarmış. Bana "Uzat hortumunu bir öpeyim" dediler... Ali Poyrazoğlu'nun yazdığı gibi bu kitap, felsefe ile mizahı yaklaştırıyor. Günümüzdeki siyasi düzene, yaşanan olaylara danışmanlık etmek zorunda mizah. Mesala Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin gibi isimler hâlâ çok büyükler. Belki o dönemlerde onlardan daha sivri isimler vardı ama felsefeleri olmadığı için onlar kalıcı olamadılar. AVRUPALI SOĞUK
* Türkler'in mizah anlayışının değiştiğini düşünüyor musunuz? Bir ülkenin mizah anlayışı gerçekle doğru orantılıdır. Toplumsal gelişme ile birlikte yeni bir kuşak oluşurken, insanların mizah anlayışları da değişiyor. Aslında bu, ürünle ilgili. Ürünün bir doyum noktası var, ondan sonra inişe başlıyor.
* Batı ile Doğu arasındaki mizahi farklılık neden kaynaklanıyor? Bu bizim ne kadar farklı toplum olduğumuzun göstergesidir. Avrupa'da bir Nasrettin Hoca, Karagöz Hacivat'ı Bektaşi fıkralarını bulamazsınız. Bunlar bizim kültürümüzün, aynı zamanda da sıkışmışlığımızın bir göstergesi. Bu tipler çok rahat ortamlarda ortaya çıkmazlar. Avrupalılar'ın espirileri bize soğuk gelir. Onun için bu değerlere sahip çıkmalıyız. Bir ülkede mizah yoksa yaşanmaz, ama her şey mizahsa o zaman da yaşanmaz. Bizde her şey mizah olmaya başladı. Bir Bulgar yazar Aziz Nesin'e hayranlığını belirten mektuplar yazıyor. Sonra Türkiye'ye gelince fikrini değiştiriyor ve Nesin'e "Bu kitapları dedem de yazar" diyerek takılıyor. Mizahi kitap yazmak zor değil, biraz farklı bir gözle bakmakla ilgili.
* Beğendiğiniz mizahçılar var mı? Metin Üstündağ'ın kendine has bir üslübu var. Yılmaz Erdoğan da bence dünyanın en iyi diyalog yazarlarından biri. Ayrıca bugünlerde yazmasa da Gani Müjde'yi de çok beğeniyorum.