Atina'da kimler yoktu ki? Efes'in Başkanı Tuncay Özilhan'dan tutun, Fenerbahçe'nin yıldız basketbolcuları İbrahim Kutluay ile Ömer Onan'a kadar herkes oradaydı. Açıkçası böyle önemli maçta bize yapılan uyarılar hepimizi fazlasıyla gerdi..
Sürekli olarak ekonomiyle uğraşan biri olarak, bir futbol maçına gitmenin ilginç olacağını düşündüm. Bunun için de Turkcell'in yaptığı daveti hiç düşünmeden kabul edip Atina'nın yolunu tuttum. Uçakta maça giden 15 kişiyiz. Bize söylenene göre Yunanistan-Türkiye milli maçını, alınan özel izinle seyredeceğiz. Stresimi kısa sürede üstümden attıktan sonra benimle birlikte kimlerin bu maceralı yolculuğa geldiğine şöyle bir baktım.. Vay vay kimler yoktu ki. Efes Pilsen Başkanı Tuncay Özilhan, Fenerbahçe'nin yıldız basketbolcuları İbrahim Kutluay, Ömer Onan, Yapı Kredi Bankası eski Genel Müdürü Burhan Karaçam'a kadar bir çok tanınmış sima ile birlikte uçuyorduk. Tabi ki futbol maçına gittiğimiz için de her zamankinin aksine konuşulan tek şey ekonomi yerine futboldu. İşin ucunda da Türk Milli Takım'ı olunca da, yapılan tüm hesaplar galibiyet üzerineydi. Bu tip olaylara uzak olduğum için galip gelirsek ne olur, yenilirsek ne olur tahmin edemedim. Ancak hararetli konuşmalar gösteriyordu ki, biz bu Yunanistan'dan mutlaka zaferle dönmeliydik.
Aman Allahım bu ne korku ATİNA'da tek konuşulan Türkiye maçı değildi. Bir de Osmanlı'dan ayrılışlarının kutlamaları yapılacaktı. Yani istesen böyle peş peşe gelmez. Zaten aramızdaki gerilim ortada. Bir de bu kutlama nerden çıktı? Ne yapalım kaderimize razı olmak zorundaydık. Ancak Yunanlı dostlardaki korku ve stres hepimizi fazlasıyla gerdi. Karaiskaki Stadı'ndaki maça gitmeden önce otelin lobisinde toplandık. Yunanlı yetkililer bir aşağı, bir yukarı hararetli bir şekilde koşturuyorlar. Birbirleriyle birşeyler konuşuyorlar ama anlamak mümkün değildi. Biz de şaşkın şaşkın olan biteni izliyorduk. Bir yetkilinin çıkıp da, "Hadi gidelim" demesi için sabırsızlanıyoruz. Ama hala bunu söyleyen bir yetkili yok. Sonunda tüm gerçekler ortaya çıkıyor. Bir Yunanlı yetkili yanımıza gelerek, "Maçı seyrederken dikkat çekici hareketler yapmayın. Özellikle üzerinize kesinlikle Kırmızı-Beyaz şeyler girmeyin" diyerek uyarıları sıralayınca hepimizin ağzı bir karış açık kaldı. Nereye gidiyoruz? Futbol maçına mı, savaşa mı? Bunlar mı bize demokrasi dersi veren Avrupalılar?" Hadi canım sende.
Statta yer yerinden oynadı BİZE yapılan uyarıları dinledikten sonra Futbol Federasyonu yetkilileriyle birlikte bir minübüse doluşarak Karaiskaki Stadı'na gittik. Statta sürekli olarak, "Zorba" filminin müziği çalıyordu. Normal bir vatandaş gibi hepimiz yerimize oturduk. Ancak ne zaman ki Fatih Terim önderliğinde millilerimiz sahaya çıktı, işte o zaman da Yunan çirkinliği kendini gösterdi. Aman Allahım ne iğrençlikler. El kol hareketleri yapanlar.. İngilizce, Türkçe karışık küfredenler.. Neler Neler. Adamlar havanın soğuk olduğuna bakmayıp (Artık ne kadar içtilerse) üstlerini çıkararak bağırıyorlar. Ama bağırmanın da bir edebi var kardeşim. Bunlar resmen insanlıklarını yitirmiş bir şekilde böğürüyorlar. Özellikle Terim'e inanılmaz laflar yağdırdılar. Ama biz korkusuz bir şekilde başımız dik olarak oturduk. Evet, Yunanlı yetkililerin istediği gibi sesimizi çıkarmadık. Elimizde Türk başyraklarını sallayamadık. Attığımız gollerde çılgınca sevinemedik. Ama bizim yerimize Ay Yıldızlı oyuncularımız aslanlar gibi savaştılar ve tüm Yunanistan'a unutamayacağı bir ders verdi.