Çeşitli fiziksel belirtilerle ortaya çıkan, büyük korku ve endişeler yaratan 'panik atak'ı kesinlikle küçümsemeyin. Çünkü, bu ruhsal hastalık kişiye hayatı adeta zindan eder.
"Bir anda korku geliyor. 'Eyvah kalp krizi geçiriyorum' diyorum. Hemen bir hastaneye gitmeye çalışıyorum. Doktorlar muayene ettikten sonra bir şeyimin olmadığını söylüyorlar. Öyleyse neyim var benim?" Siz de bu belirtileri yaşayıp kendi kendinize "Neyim var benim?" diye soruyorsanız sakın paniklemeyin; panik atak hastası olabilirsiniz. Şehir yaşamının getirdiği, görülme sıklığı son yıllarda hızla artan ruhsal sorunlardan birisi de panik ataktır. Sadece Amerika'da her dört kişiden biri panik atak hastası. Hafife alınamayacak kadar ciddi bir hastalık olan panik atak, en çok 20-30'lu yaşlarda, özellikle de kadınlarda görülüyor.
BÜYÜK KORKU YAŞANIYOR Panik atak çoğu kez fiziksel belirtilerle ortaya çıkan, korku ve endişe yaratan bir ruhsal hastalıktır. Panik atak geçiren insanların büyük çoğunluğu kalp krizi geçiriyormuş hissine kapılıyor. Üstelik kalp krizi geçirdiğini düşünen bir panik ataklı birey, gerçekten kalp krizi geçirmiş birinden daha yüksek korku yaşıyor. "Bu durum hastalığın doğasından kaynaklanmaktadır." diyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ayas, panik atak hastalarının yaşadığı korkuların hafife alınmaması gerektiğini belirtiyor.
ÖNYARGILI YAKLAŞIMLAR Panik atak hastaları genellikle kalp krizi geçirdiğini düşündüğü, nefes alma güçlüğü çektiği ya da bedeninde uyuşukluklar, güçsüzlükler veya bayılma hissi yaşadığı için acil servislere başvurabiliyor. Belirli testler ve incelemeler yapıldıktan sonra bu durumun fiziksel bir hastalık olmadığı anlaşıldığında hastaya panik atak geçirmiş olduğu, bunun ruhsal bir hastalık olduğu söyleniyor. Birçok kişi haklı olarak bu açıklamayı kolay benimseyemiyor. Ruhsal bir sorunun tansiyonu ve kalp atışlarını yükselttiğine inanmakta güçlük çekiyor. Bazı kişiler ise psikolojik yardım alma konusunda fazla ön yargılı davranıyor. Ancak bu hastalık ruhsal yardım alınmazsa ileride daha büyük sorunlar yaratıyor.
KİMLER RİSK ALTINDA? Araştırmalara göre panik bozukluk 20'li yaşların ortasında başlıyor. Dünyada görülme oranı yüzde 3-5 arasında. Ancak insanların üçte biri hayatları boyunca en az bir kez panik atak geçiriyor. İstatistikler kadınlarda daha çok görüldüğünü ortaya koyuyor. Bazı araştırmacılar panik bozukluğu olan erkek sayısının sanıldığından daha fazla olduğunu, çünkü erkeklerin, panikle ilgili zorlukları kabullenmeye eğilimli olduklarını ve daha az tedavi arayışına girdiklerini düşünüyor. Kadın ya da erkek tüm titiz, mükemmeliyetçi kişiler ve stresli işlerde çalışanlar panik atak hastası olma riski ile karşı karşıya bulunuyor. Büyük depremler sonrasında da panik atak başvurularında artış görüldüğü belirtiliyor.