Sen olmayınca olmuyor
Bugün güneş açtı. Bahar geldi sandım. Yalancıbaharmış. Yarın yine güneş inine girecek ve bulutlar kaplayacak her tarafı. Yine yıkılacağım. Bir daha üzüleceğim. Ancak gökyüzünebakmaktanaslaamaaslavazgeçmeyeceğim. Postacıya kapıyı şimdi kapattım. Bir sürü zarf tutuşturdu elime. Telefon faturası, kredi kartı ekstreleri, küçük kardeşimin dershanede yapılan son deneme sınavının sonuçları, bir tane de sarı zarf. Seninelyazınlaadımınyazılıolduğupembezarftaneseryok. Sarı zarf Askerlik Şubesi'nden gelmiş. Beni çağırıyorlar. Senden önce davranmışlar. Oysa beni çağırmak için senin acele etmeni beklerdim. Gideceğim. Sen çağırıncaya kadar beni, nerede olmam gerekiyorsa orada olacağım. İyi ki cep telefonu var. Hep böyle söylerdik. Yanılmışız. Sadece sana özel melodi çalmadıktan sonra, olmasa da olurmuş. Bugün on iki kere çaldı telefonum. Sekizi hal hatır sormak için. Bir tanesi yanlış aradığını anlayıp özür diledi. Bir tane de iş başvurusu cevabı geldi. Görüşmek için çağırıyorlar. Senburadaolsançoksevinirdik.Özenlehazırlarbeni,tutarelimdengötürürdün. Gitmeyeceğim. Tek başıma ne anlamı var. En son sevmediğim biri aradı, meşgule düşürdüm telefonu, anlamadı tekrar aradı, açmadım. Sen olsan kızardın. Yoksun,seninaramanıbekliyorum.Meşguledememtelefonu. Bir haftadır keyfim yok. Sen ve mutluluk arasında artık anladığım bir bağlantı var. Olmayınca olmuyor. Senin varlığınla yaşamak arasında gidişinin bellettiği bir bağlantı var. Kesinöğrendiğimsonşeyisegururlaaşkyanyanadurmuyor. O zaman cep telefonum bir işe yarasın değil mi? Postacıya senin adının yazılı olduğu zarfı ben vereyim, olmaz mı? Artıkbirsulhyolubulalımda,ikidebiryalancıçıkıpyüzükızarmasınbaharın...