Genel seçimler rejimin teminatı Normal bir ülkede, Cumhurbaşkanı ve komutanlar, bir akşam yemeğinde buluşmuşlar, beraberce yemek yemişler... Bu durum kimseyi rahatsız etmez. Ama, Türkiye'de yaşadıklarımızın da tesiriyle, hemen antenler farklı çalışıyor ve değişik yorumlar gündeme gelebiliyor. Sebebini açıklayalım: Türkiye'de daima darbe sürecinde, askerler resmi vesilelerle buluşup siyasete nasıl müdahale edileceğini konuşmuşlardır; o buluşmalar esnasında planlarını yapmışlardır. Başka türlüsü zaten düşünülemez. "Körgözümparmağına" tavrıyla etrafa karşı kendilerini ele verecek değiller ya! Mutlaka bir kamuflaj aranmıştır. Buradan yola çıkarak, "öküzünaltındabuzağı" aradığımız sanılmasın. Çünkü eski çamlar bardak oldu. 1961'de cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan "ÇankayaProtokolü" dayatmasının bir benzerinin, günümüz şartlarında uygulanması mümkün değil. Ali Fuat Başgil'in adaylıktan caydırılarak, Cemal Gürsel'in Cumhurbaşkanı seçtirilmesinden söz ediyoruz. Gene de, Sezer'in yemeğinde komutanların, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığından duydukları endişeyi dile getirdiklerini ve bir çözüm arayışı içinde dertleştiklerini tahmin edebiliyoruz. 10 Nisan MGK'sında nasıl bir tavır takınılacağı üzerinde de durulmuş olabilir. Ama Türkiye artık değişti. Dışa açılmanın avantajlarını yaşıyoruz. İstikrar içinde zenginleşiyoruz. Hiç kimse, hukuk dışı bir yöntemle siyaseti rayından çıkarma mesuliyetini yüklenemez. Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, askeri, meşru çizgide tutma konusunda kararlı olduğu düşüncesini taşıyoruz. Her ne kadar "Cumhuriyet'iikramedenadam" pozisyonuna düşeceği şeklinde bir kaygı taşıdığı iddia edilse de, MGK'da görüş bildirmenin ötesinde herhangi bir eylem planını destekleyeceğini hiç sanmıyoruz. Cumhurbaşkanı seçiminin arkasından genel seçimlerin gelmesi Türkiye için bir şans. Çünkü orada, millet iradesini belli edecek. AK Parti iktidarını ve AK Partili Cumhurbaşkanı'nı onaylamıyorsa, desteğini çekiverir. Asker için, milletin iradesi her zaman önemli olmuştur. "27Mayısöncesi,Menderesseçimleregideceğiniilânetseydi,darbeyapılmazdı" sözünü hep duyduk. 12 Eylül öncesinde, Demirel hükûmeti Meclis'ten güvenoyu alınca, Kenan Evren bir süre daha "sabıredilmesi" gereğini hissettiklerini kitabında yazdı. Son olarak şunu söyleyebiliriz: Bir şeyler olacak beklentisi çok yüksek ama, bence bir şeyler olmayacak. Her şey, hukuki mecrada yürüyecek. Çünkü Cumhurbaşkanı seçiminden 5-6 ay sonra genel seçimler var. Seçim tarihinin yakın olması Türk demokrasisinin sigortasıdır.