Açıklanamayan kısırlıkların ve sık sık tekrarlayan düşüklerin tedavisinde uygulanan lenfosit aşısı, kadınların kabuslarına son veriyor. Aşı, bağışıklık sistemini de güçlendiriyor....
Ülkemizde gebeliklerin yüzde 15-40'ı düşükle sonlanırken, istenen bir bebeğin kaybedilmesi anne adaylarını da derinden yaralıyor. Oysa, çeşitli sebeplerden kaynaklanan düşüklere karşı, modern tıbbın sunduğu ileri tedaviler kullanılarak sağlıklı bir bebeğe sahip olma hayali gerçeğe dönüşebilir. Bir gebeliğin düşükle sonlanması, başlayan bir hayat için son, fakat sonraki gebeliklerde alınacak önlemler için bir başlangıç olacaktır.
Birçok nedeni var Düşüklerin birçok nedeni bulunuyor. En sık düşük nedeni ise bebeğin gelişimindeki anormalliklerden kaynaklanıyor. Yapılan çalışmalar düşüklerin birçoğunun genetik anomalilere bağlı olduğunu gösteriyor. Bunun yanında anne-baba adayına bağlı problemler ve çevresel faktörler de düşük nedenleri arasında sıralanıyor. Rahimdeki anomaliler, rahim içi yapışıklıklar, rahim ağzı yetmezliği, hormonal nedenler, enfeksiyonlar ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar tekrarlayan düşüklere yol açıyor. Düşükler ve anlamları şöyle sıralanıyor:
* Tekrarlayan düşük: Arka arkaya iki veya daha fazla sayıda düşük yapılmasıdır.
* Düşük tehdidi: Günlerce bazen haftalarca süren vajinal kanama ve beraberinde kasık ağrısı ve kramplar olan klinik tablodur.
* Kaçınılmaz düşük: Bebeğe ait zarların yırtıldığı, kanama ve bebeğe ait parçaların açılan rahim ağzından dışarı çıktığı durumdur.
* Tamamlanmamış düşük: Gebeliğin bir kısmı dışarı atılmıştır. Geriye kalan kısmının temizlenmesi ve kanamanın durdurulması için kürtaj yapmak şarttır.
* Farkına varılmamış düşük: Bebeğin yaşamı sonlandığı halde hiçbir bulgu vermez ve anne adayı tarafından bu durum fark edilmeyebilir.
Belirtileri nelerdir? Düşüklerin en önemli belirtileri vajinal kanama ve kasık ağrılarıdır. Anne adaylarının yüzde 70'inde gebeliğin ilk haftalarında lekelenme şeklinde kanamalar görülebilir. Gebeliğin ilk haftalarında meydana gelen lekelenmeler bebeğin rahme tutunması sırasında oluşmaktadır. Vajinal kanamaya kasık ağrısı ve krampların eşlik etmesi de düşüğün en önemli bulgularındandır. Uzun süren kanama ve kramplar çoğunlukla düşükle sonlanır. Ayrıca, gebeliğe bağlı bulantı ve göğüslerde gerginlik gibi bulguların birden kaybolması da gebeliğin sağlıklı devam etmediğinin göstergesi olabilir.
Kısırlığa yol açıyor Gebeliğin 20'inci haftadan (139 günden) önce sonlanmasına düşük deniyor. Birçok kadın çok erken dönemde düşük yaptığından dolayı düşüğü ağır bir adet kanaması zannederek durumun farkına varmayabiliyor. Bu da üreme çağındaki çiftlerin yüzde 5'inde kısırlığa sebep olabiliyor. Düşüklerin yüzde 75'i 16'ncı gebelik haftasından, yüzde 62'si 12'inci gebelik haftasından önce gerçekleşiyor. Gebelik ilerledikçe düşükle sonlanma ihtimali azalıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda çiftlerin birçoğunda bağışıklık sistemindeki bozuklukların kısırlığa neden olduğu bulunmuştur. Bağışıklık sistemindeki bozukluklar bebeğin anne rahmine tutunmasını engellerken, erken dönemde düşük yaşanmasına sebep oluyor. Tekrarlayan düşük yapan kadınların yüzde 22'sinde kısırlık; tüp bebek tedavilerinde gebelik elde edilemeyen kadınların yüzde 50'sinde ise bağışıklık sistemine bağlı problemler görülüyor.
Lenfosit aşısı nedir? Lenfosit aşı, günümüzde açıklanamayan kısırlıkların ve tekrarlayan düşüklerin tedavisinde kullanılıyor. Bu aşıda, erkek eşten alınan kan örneğinden lenfositler özel solüsyonlar kullanılarak ayrıştırılıyor. Ayrıştırılan lenfositler anne adayının ön koluna 4 ayrı noktadan cilt altı enjeksiyonu ile veriliyor. Aşı hazırlanmadan önce baba adayı Hepatit ve HIV açısından inceleniyor. Hepatit taşıyıcısı olan kişilerden alınan kan, aşı hazırlanmasında kesinlikle kullanılmıyor. Anne adayının Rh negatif baba adayının Rh pozitif olduğu durumlarda ileride kan uyuşmazlığına bağlı problemlerin oluşmaması için aşı ile beraber gerekli önlemler alınıyor.