Kadınlarda kısırlığa neden olan etkenlerin başında kistler geliyor. Rahim ve rahim ağzında gelişen kistler kendini hissettirmeden hızla büyüdüğü gibi; ağrı, kanama, en önemlisi de düşüklere yol açıyor.
Kısırlıkla ilgili yazı dizimizin bugünkü bölümünde Op. Dr. Seval Taşdemir, kadınlarda en çok görülen kısırlık türlerini anlatıyor. Kistlerin hafife alınmaması gerektiğini söyleyen Dr. Taşdemir, tüm kadınları kistlere karşı uyarıyor. Her dört kadından birinde görülen iyi huylu kistler, rahim ve rahim ağzında gelişen normal dışı düz kas büyümeleri olarak açıklanıyor. Bu kistler yerleştikleri yere göre hiçbir belirti vermeden büyüyebildiğinden, kadınların yüzde 75'i bu durumun farkına varmıyor. Kistler kısırlığın yanı sıra, aşırı kanama, ağrı, düşük ve erken doğuma da yol açıyor. Hızlı büyüyen iyi huylu kistlerin cerrahi olarak alınması gerekiyor.
EN ÖNEMLİ ETKENLER Yumurtlama faktörü: Çocuk sahibi olamayan kadınların yüzde 25'inde yumurtlama düzensizlikleri oluyor. Diyet, kullanılan ilaçlar ve yaşam tarzı yumurtlamayı etkiliyor. Çeşitli ilaçlarla yumurta gelişimi ve yumurtlama sağlanıyor. Uygulanan tedavi ile hastaların yüzde 50'si altı ay içinde gebe kalıyor.
Kanallar: Çocuğu olmayan kadınların yüzde 25'inin yumurtalık kanallarında sorun bulunuyor. Çiftlerin bu açıdan değerlendirilmesi gerekiyor. Öncelikle kanal filmi çekilerek kanalların açık olup olmadığı kontrol ediliyor. Işıklı kamera sistemi ile yapışıklıkların giderilmesi sağlanıyor.
RAHME BAĞLI NEDENLER Rahme bağlı faktörlerin belirlenebilmesi için cinsel ilişki sonrası test yapılması öneriliyor. Çocuğu olmayan kadınların yüzde 5'inde rahimde yapısal bozukluklar, yapışıklıklar, rahim içi iyi huylu urlar görülüyor. Bunlar döllenmiş yumurtanın tutunmasını engelleyerek veya düşüklere neden olarak normal gebeliği önlüyor. Kistler çıkartıldıktan sonra elde edilen gebelik oranları hastanın yaşına, gebeliğe engel olan diğer nedenlerin bulunmasına, yumurtlama ve tüplerin durumuna bağlı olmasına rağmen genellikle yükseliyor.
CERRAHİ İŞLEM GEREKİYOR Yumurtalıklarda oluşan kistlerin iki başlık altında toplanabileceğini belirten Op. Dr. Seval Taşdemir, yumurtlamadaki bozukluklara bağlı oluşan, genellikle ağrı yapmayan ve kendiliğinden kaybolan kistlerin fonksiyonel kistler olduğunu söylüyor. Bu tip kistler ağrıya neden oluyorsa veya büyüyorsa cerrahi olarak çıkartılması gerekiyor. En sık 20'li yaşlarda görülen 'dermoid kistler' ise deri, diş ve saç gibi değişik dokular içeriyor. Çapı 5 cm'den küçük kistler genellikle 1- 3 ay içinde kendiliğinden kayboluyor. Bu kistlerin küçülmesini sağlamak amacı ile doğum kontrol hapları kullanılabiliyor. Kaybolmayan kistler ameliyat ile çıkarılıyor. Menopozdan sonra oluşan kistlerin daha dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor.
20'Lİ YAŞLARA DÜŞTÜ Halk arasında 'çikolata kisti' olarak bilinen 'endometriozis' hastalığı, kadın kısırlığına yol açan etkenlerin başında yer alıyor. Daha çok 30-40'lı yaşlarda görülmesine rağmen; son yıllarda 20'li yaşlarda da sıklıkla ortaya çıkıyor. Çikolata kisti, sancılı adet görülmesine, adet düzensizliğine, cinsel ilişki esnasında ağrılara ve erken menopoza neden oluyor. Ayrıca; karın içerisinde yapışıklık yaparak kanalların tıkanmasına, kanallarla yumurtalık arasındaki doğal dengenin bozulmasına ve sonuç itibariyle kısırlığa yol açıyor. Çikolata kisti olan hastaların yüzde 40'ı çocuk sahibi olmakta sorun yaşıyor. Ancak, bu kistin en iyi tedavisinin de gebelik olduğu belirtiliyor. Bu nedenle çocuk isteyen, ancak çikolata kisti olan kadınlar, kist küçükse uygun tedavilerle hamile kalabiliyor. 4 cm'den büyükse önce kistin boşaltılması gerekiyor. Çikolata kisti olan hastalarda düşük riski yüksek olmasına rağmen, tedavi sonrasında riskin yükselmesi önleniyor. Öte yandan üreme sağlığını korumanın en önemli basamaklarından biri; genital organlardaki enfeksiyonların erken tanı ve tedavisidir. Yaygın görülen bu enfeksiyonlar rahatsızlık vermenin yanı sıra, yaptığı kalıcı hasarlarla ileride kısırlık gibi istenmeyen sonuçlar doğuruyor. Bu nedenle herkesin düzenli olarak kontrollerini yaptırması gerekiyor.