Şehitlerin ruhu
Şehitlerle anılan evlerin bacası, nasıl da cennet tüter. Çanakkale'de hiç ölmeyecek gibi ölüme koşanların, mahşere kadar unutulmayacak destanları vardır. 1915'e ayarlıdır zaman, 18 Mart'a... Takvimlerin bile kurutamadığı kanların belgesi, canların kutsallığı.
***
Yaralı bir asker gelir, doktor başındadır. "Doktor bey" der. "Bizim köyden bir asker arkadaşıma borcum var, görürseniz söyleyin ona, hakkını helal etsin!" Ertesi gün başka bir yaralı asker gelir. Aynı doktora bu kez o seslenir. "Doktor bey, köyden bir arkadaşımın, bana borcu vardı, görürseniz söyleyin ona, hakkımı helal ettim!" Ölüm döşeğindeyken hakkın ve hukukun iktidarını savunan bu aslan parçalarını nasıl unuturuz. Bugün din üzerinden siyaset yapıp, yetimin öksüzün hakkını yiyen ihaleciler, bu duygunun zerresini hissedebilir mi?
***
Şehitlerle anılan evlerin duvarlarında meleklerin çerçeveli resimleri vardır. Ülkenin isimsiz kahramanları. Yalan değil, o askerler için cennette taraf tutmuştur melekler. Anneler cennette hâlâ elinden tutmaktadır oğullarının.
***
Politikacısı karanlıklara tünel kazıyor, sesi duyuluyor çıngıraklı yılanların.. Vatandaşı, televizyonların karşısında ya göbek atıyor ya da futbolun koynunda yatıyor. Aydın geçinen gazetecileri kendi zift karasında. Düşmanın Başkent'e kadar girip, bir zapt etmediği kalmış.
***
Şehitlerle anılan evlerin her köşesi cennet kokar. O şehitler olmasa, bir solukta bizlerin canına okuyacak olanlar var. Bizim gibi ülkeleri, yaşayanları değil... Ölüleri ayakta tutuyor.