Çocuklarda yaşanan ürolojik problemler fiziksel değil önemli ruhsal sorunlara da yol açıyor. Bu nedenle çocukların ciddi bir muayeneden geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Çocuk ürolojisi, üroloji bilimindeki en büyük ve önemli alanlardan bir tanesi olmasına rağmen maalesef atlanan, gerektiği kadar önem gösterilmeyen alanlarındandır. Oysa uzmanlar her çocuğun belli yaş dönemlerinde genital ve ürolojik muayeneden geçerilmesi gerektiğini belirtiyor. Bebeklikten ergenliğe kadar yaşanabilecek problemleri Prof. Dr.Ferruh Şimşek sizler için anlattı.
Anne karnında başlıyor Çocukluk çağında, daha anne karnında fetüsün görüntülenebildiği dönemden itibaren çocuk ürolojisinin misyonu başlıyor. Çünkü çocuğun daha embriyo iken en iyi görünebilen sistemlerinden bir tanesi; üriner sistemi, böbrekleri, mesanesi ve genital organları. Anne karnında başlayan çocuk ürolojisi, yeni doğan döneminden ergenlik çağının sonuna kadar devam ediyor.
Ruhsal boyutu da var Ürolojik problemlerin ruhsal boyutu, özellikle yaşanan problemin bulunduğu bölgeden yani ürolojik organların birebir cinsel gelişim ve cinsel rollerle ilgili olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu bölgede yaşanan her türlü sorun ya da operasyon çocuğun cinsel gelişimini ve ruhsal sağlığını doğrudan etkiliyor.
Ürolojik bozukluklar Yeni doğan bebeklerde üriner sistemin gelişiminin ve genital sistemin sağlıklı olup olmadığının muayene edilmesi gerekir. Bebeklerde özellikle genital bölge anormallikleri çok önemlidir. Erkek çocuklarda, penisteki anormalliklerin saptanması önemlidir. Halk arasında "peygamber sünnetli doğmuş" denilen ve ne yazık ki güzel ve mistik olarak lanse edilen durum aslında "hipospadias" denilen bir anomalinin bulgusudur. Yeni doğan bebeklerde böbreklerde çıkım anomalileri ve drenaj problemleri, böbrekte ve idrar yolunda genişlemeler gibi problemlerin mutlaka takip edilmesi ve bebeğin normal işediğinden, özellikle erkek çocukların ileriye doğru işediğinden emin olunması gerekiyor.
İdrar kaçırma İşeme bozuklukları ve işeme problemlerinin de son derece önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Şimşek, ailelerin en büyük hatasının "çocuktur, normaldir" diye düşünmeleri olduğunu belirtiyor. Oysa çocukların sık sık idrara gitmeleri, idrar kaçırmaları, sıkışmaları, uzun saatler boyunca tuvalete gitmemeleri gibi sorunları; mesanenin çalışmasıyla ilgili bir problemi yansıtabiliyor. Bu durumların ileride böbrek fonksiyonlarını bozacak bir tablo oluşmadan tedavi edilmesi gerekiyor. İdrar kaçırma sorunu ürologlar tarafından fiziksel olarak kontrol ediliyor, mesaneyi güçlendirici ilaçlar veriliyor. Başarı sağlanmazsa o zaman sorunun psikolojik olduğuna karar veriliyor. 5 yaşından sonra çocuk eğer hala idrar kaçırıyorsa, bu durum bozukluk olarak nitelendiriliyor. Uzmanlara göre; mesane kontrolü özgüven anlamına geliyor. Zira idrar kaçıran çocuk, ruhsal anlamda olgunlaşmamış çocuk olarak değerlendiriliyor.