DÜN gece "kazanmak zorundayız" paralosı ile maça başlayan temsilcimiz, seyircinin eski günleri yad edercesine doldurduğu Abdi İpekçi Salonu'nda karşılaşmaya son derece hızlı ve istekli başladı. Dün geceki oyunda teknik-taktik çalışmaların, incelenen istatisklerinin ve daha önceki oyuncu performanslarının hiçbir önemi yoktu. Maçı kazanmak, her ne olursa olsun kazanmak tek yoldu. Buna inanmış gözüken teknik kadromuz ve oyuncularımız ilk 2 periyotta Yunan temsilcisi Panathinakios'a üstünlük sağladı. Son dakikalara doğru toparlanan Panathinaikos, ekibimizi yakaladı ve devreye eşitlikle girdi. 3. periyot iki takımın karşılıklı sayılarıyla geçerken, konuk ekibin aldığı hücum ribauntları ve bunlar neticesinde bulduğu sayılar farkı açmamızı engelledi. Son periyotta takımın oyun kurucusu ve önemli silahı Cüneyt'in 5 faul almasının ardından Diamantidis ve Siskauskas'ın sayılarına engel olamadık. İyi başladığımız ve seyirci desteğini aldığımız maçı evimizde kaybetmemiz ve Barcelona'nın da deplasmanda Prokom'u yenmesi bütün umutlarımızı tüketti. Kalan 2 maçı kazanıp prestijimizi kurtarmaktan başka çaremiz de kalmadı.