Bülent Ortaçgil ve Teoman, üç yıl önce birlikte verdikleri beş konserde söyledikleri parçaları "Konser" adlı albümde topladı söylermisin?
***
Benimle söyler misin?
Bülent Ortaçgil ve Teoman, üç yıl önce birlikte verdikleri beş konserde söyledikleri parçaları "Konser" adlı albümde topladı.
"Konser" adlı albüm aslında usta ile çırağın buluşması. Biri 45'lik plakların, bir diğeri ise CD'li dönemin sanatçısı. Hal böyle olunca da eskiyle yeni kuşağın birlikteliği müzikseverlere müthiş bir keyif veriyor. Röportaj esnasında Bülent Ortaçgil yaşının vermiş olduğu olgunlukla 'ağabey' rolünü üstlenip genç sanatçıları korurken, yeni kuşağın güçlü sesi Teoman onun aksine, meslektaşlarına verdi veriştirdi. İşte size farklı kuşakların sanatçılarından hayata ve müziğe dair farklı yorumlar.
* Önce birlikte konser verdiniz. Şimdi ise albüm yaptınız. Ne düşünüyorsunuz? Bülent Ortaçgil: Üç yıl önce birlikte konserler verdik. Bu konserleri sadece anı olsun diye vermedik. Bu konserlerin çok iyi kayıtlarını yaptırmıştık. Bu kayıtları ölümsüzleştirmek istedik. Bu albümün bizim için anlamı bu. Teoman: Çocukluğumdan beri çok sevdiğim ve dinlediğim bir sanatçıyla sahnede birlikte oldum. 10 küsur yaşlarında dinlediğim adamın şarkılarını ben seslendirdim. Daha da önemlisi, benim yaptığım şarkıları o büyük sanatçı söylüyor. TEOMAN FARKLI
* Daha önce başka sanatçılarla ortak çalışmalara imza attınız. Teoman'ın sizde bıraktığı tat ne oldu? B.O: İki farklı nesil şarkı yazarının bir konserde birbirlerine çalması başlı başına bir tat. Bu proje o nedenle orijinallik taşıyor. Ama esas fark bence şu: İkimiz de şarkı sözü yazıyoruz. Teoman'ı bu özelliğinden dolayı farklı ve başarılı buluyorum.
* Sizin kuşak müzik çalışmalarında daha başarılı gibiydi. Ne dersiniz? B.O: Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
* Bilemiyorum. En azından sizin yaptığınız müziğin tadı şimdilerde yok. B.O: Size katılmıyorum. Benim zamanımda babam da bize aynı şeyi söylerdi. Bu fikriniz biraz ona benziyor. Her çağ kendi müziğini oluşturuyor. İnsanlar o çağa yabancıysa o müziği sevmiyor olabilir. Bu dönem de güzel şarkılar da var. "Türkiye'de eski şarkılar gibi yeni şarkılar yapılmıyor" demek insafsızlık olur. T: Ben bu konuda Bülent Bey'le aynı fikirde değilim. Bizden önceki jenerasyonun yaptıkları ile bizim yaptıklarımız arasında bir kere kalite farkı var. Aynı zamanda güzel şarkı farkı da var. 1970'li yıllar 'Türk Pop Müziği'nin altın yıllarıydı. Bülent Ortaçgil gibi sanatçılar o dönemler kıyıda değil de, ortada yer alsalardı bugün Türk müziği çok farklı yerde olurdu.
POP KÜLTÜR JENERASYONU
* Türk sanatçıları neden dünyaya açılamadı?
B.O: O söylediğiniz şey öyle basit bir şey değil. Açılım yapmak bir ülkenin ekonomik ve kültürel gücü ile ilgili. Bütün güçler batının elinde. Dünyayı yöneten onlar.
* Sizin jenerasyon pop kültür ağırlıklı insanlar. Bu konuda Bülent Ortaçgil'le çelişki yaşadınız mı? T: Hayır. Politika beni ilgilendirmiyor. Talabani, Barzani, Saddam, Deniz Baykal ya da Tayip Erdoğan üstüne şarkı yazmak istemiyorum. Ben, kendimi tanımlamış bir insanım. Politika, benim şarkılarımın içine sızmıyor. Bir sanatçı olarak herkese mesafeliyim. HİÇ 'KEŞKE' DEMEDİM
* Sizin dönemin sanatçılarının artısı ya da eksisi nedir? T: Bizim dönemin sanatçıların hayalleri bir başka. Özellikle yeni yetme sanatçılar, yapımcıların karşısına oturdukları zaman 'kaç para' kazanacaklarını soruyor. Hiç kimse 'yaptığım şarkıları beğendiniz mi?' diye sormuyor. Herkes kendini kilometre taşı olarak görüyor.
* Hiç 'keşke' dediniz mi? B.O: Hayır. Çünkü yaptığınız müzik o ülkenin koşulları ve durumundan çok bağımsız değil. Şayet Türkiye refah ülkesi olacaksa ve sosyal farklılıklar giderilecekse o gün sanata bakışımız değişecek. Bu dönem biraz popüler insanların dönemi. Onlar da bir şey yapamayacaklar. Çünkü bir balon gibiler. Bir iğne sokmaya bakar. Ben, kişilik olarak bütün bunlara karşı oldum. O nedenle hayatta keşkelerim olmadı.
* Yıllar sizi sanki daha değerli kıldı gibi. Bunun bir büyüsü var mı? B.O: Bu işin büyüsü kendinize karşı acımasızca samimi olmak. İnsanlarla yaptığınız şeyi paylaşmak. Ama en önemlisi edebiyattan anlayan, kitap okuyan ve dünyayı takip eden insanların beni dinlemesi.
* İyi bir sinema oyuncusu olduğunuzu düşünüyor musunuz? Romantik filminde başrol oynadınız? T: Oyunculuğa ilk Sinan Çetin ile birlikte başladım. Açıkçası beni kandırdı. Bana dedi ki; 'Senden şöyle adam olur. Senden böyle adam olur.' Yıllar önce çektiğimiz film daha yeni gösterime giriyor. Oyunculuk benim hayalimde olan şey değil. Önce havaya giriyorum, sonra çekim esnasında sıkılıyorum. Kamera karşısında kendi iç güvenim terse doğru gidiyor. Ama ben senaryo yazmayı seviyorum.
HAYALİ YAZAR OLMAK
* Film senaryosu mu yazdığınızı söylüyorsunuz? T: Şunu ilk kez itiraf ediyorum: En çok yapmayı istediğim şeyin yazmak olduğunu gördüm. Müzik yapmaktan daha çok seviyorum. Üstünde çalıştığım senaryolar var. Hatta şimdilerde bir roman yazıyorum.
* Ne tür bir roman yazıyorsunuz? T: Çocukluğumdan beri yazıyorum. Şimdilik içeriğinden bahsedemeyeceğim ama çok farklı bir kitap olacağına eminim. Tek korkum şarkıcı Teoman'ın gölgesinde kalması.
* Sizi bazen magazin programlarında alkollü olarak görüyoruz. Kendinizi hiç eleştiriyor musunuz? T: Çok temkinli birisi değilim. İnsanlar kendilerini hep farklı sunmaya çalışıyor. Zeki Müren de kendisi için 'erkeğim' diyordu. 'Bu toplumu çok seviyorum' diyordu. Biz de millet olarak 'yermişiz' gibi davranıyorduk. Ben öyle biri değilim. Parasal bir hayalim yok. Bu dünyada herkes beni sevsin diye bir düşüncem de yok.
* Teoman'a nasihatleriniz oldu mu? B.O: Tavsiye ve nasihat çok itici şeylerdir. İnsanların hayatına karışan birisi değilim, karışılmasından da hoşlanmam. Herkesin kendi özgür iradesi var.