* Gökmen'in vefatını nasıl öğrendiniz? Gökmen, Elazığ'da kampta olduğu için oğlum ve ben Orhangazi'deydik. Gökmen üç günlüğüne yanımıza geldi. Dönüş biletini almaya giderken "Siz de gelin" dedi. Ben de Gökmen'in kız kardeşinin bir programına katılmak için söz vermiştim. O da o zaman "Biletini alayım bir hafta sonra gelin" dedi. 8 Ağustos'ta Gökmen'i omzunda çantası İstanbul Feribotu'na bindirdik. 9 Ağustos'ta Elazığ'da son idman öncesi telefon açtı. "Birazdan antrenmana çıkıyoruz. Hava da çok sıcak" dedi ve bu son konuşmamızdı. Akşam futbol camiasından tanıdığım birçok arkadaşım hatrımı sormak için telefon açtı. "Bugün de herkesin aklına ben geldim herhalde" dedim. O andan itibaren sonrasını hatırlamıyorum. Çünkü ilaç vermişler. Kendime geldiğimde Elazığspor Başkanı'nın telefonuyla Gökmen'in vefat ettiğini öğrendim. Gönderdiğimin ertesi günü cenazesi geldi. Gökmen sürekli topla haşır neşirdi, işini çok severdi ve sahada da can verdi. * Rahatsızlandığı anın çekimlerini izleyebilme şansınız oldu mu? Kendimi henüz yeni yeni toparlayabildim. Çekimleri de kısa bir süre önce izledim. Rahatsızlanmış, yerde yatıyordu. Resmen can çekişiyordu. Etrafında antrenmanda izleyici olarak bulunan doktordan başka bir sağlık görevlisi göremedim. Gökmen'in hocasının dediğine göre ambulans da geç gelmiş. Keşke başımıza başka bir dert gelseydi de Gökmen hayatta olsaydı. Omuz omuza verir, kolayca atlatırdık. Şimdi çok iyi anladım ki; Gökmen'siz her şey daha da zor... * Gökmen'in yokluğu gerçeğine kendinizi alıştırabildiniz mi? Gökmen profesyonel anlamda çeşitli takımlarda top koşturdu. Geçirdiği sakatlıkların dışında bugüne kadar sağlık problemi yaşamadı. Aile öyküsünde kalp sorunu olmasına rağmen kontrollerde daima temiz çıkardı. Gerçi Elazığspor'da tetkiklerden geçmeden idmanlara çıktı. Bu da kulübün ayrı bir dikkatsizliği... Biliyorum, ölüm Allah'tan! Vade geldi mi kaçınılmaz. Ama düşünüyorum da; yeterli sağlık ekibi ve doğru müdahale olsaydı kurtulur muydu? Aynı olayı Meduna da yaşadı ve ilk müdahaleyle kurtulmuştu. Gökmen ise öylece yerde yatıyordu. Başımıza gelen bu ani olay karşısında şok olmuştum. Fakat küçük bir oğlum vardı. Onun için ayakta kalmalıydım. Enes'in yaşı biraz daha büyük olsaydı oturup dertleşir, acımızı paylaşırdık. Ama şu an oğlum bana muhtaç... Ağlasam, üzgün dursam hemen gözümün içine bakıyor. Etrafımdaki kimseyi yıpratmak istemiyorum. Bu nedenle acımı rahatça yaşayamadım. Gökmen'siz Orhangazi'ye de alışmak çok zordu. Yine de kendi düzenimi kurmalıydım. Ailemin de yakınında olacaktım. Cenazenin ardından Gökmen'in benim için aldığı dönüş biletini kullanarak Elazığ'dan eşyalarımızı toparlamaya gittim ve Enes'le buraya yerleştik. * Gelecekle ilgili ne düşünüyorsunuz? Lisede üniversite sınavına girmiş ve Tarih bölümünü kazanmıştım. Evlenince gitmekten vazgeçtim. Hayatımı Orhangazi'de geçirmeyi düşünmüyorum. Belki okula geri dönerim. Özellikle Enes'in geleceği için büyük şehirde yaşamamız gerekiyor. Gökmen de Enes'e çok düşkün ve duyarlı bir babaydı. Oğlumuzun geleceği ile ilgili birlikte kurduğumuz birçok hayal vardı. Ben de Gökmen varmış gibi bu hayallerimizi gerçekleştirmeyi istiyorum. Oğlumun sıkıntı çekmemesi için elimden geleni yapacağım. * Enes'in futbolcu olmasını ister misiniz? Açıkçası, futbol camiasının içinde bulunmuş biri olarak bunu asla düşünmem. Futbol çok stresli ve sıkıntılı bir iş. Bu sıkıntıları aile de yaşıyor. Gökmen'le çok severek evlendik. Ancak kamplar, antrenmanlar ve maçlar derken; bir arada zaman geçiremedik. Gökmen, oğlumuzun sporcu olmasını istiyordu. Enes de sürekli topla oynuyor ve o yolda ilerliyor. Hatta sol ayağı çok iyi. Fakat aynı sıkıntıları benim yüreğim kaldırmaz.