Aşırı inceliğin çekici olduğunu düşünen genç kızlar, zayıflamak isterken bulimianın kucağına düşüyor. Hastalık, tedavi edilmezse kronikleşiyor.
Bulimia genç kızların hayatını tehdit ederken, hastalığın neden oluştuğunu doktorlar da tam olarak bilemiyor. Araştırmalar; aile yaklaşımı, kültürel etkenler ve genler gibi pek çok etkinin hastalığın oluşmasına yardımcı olduğunu gösteriyor. Nedenler arasında, ekonomik olarak gelişmiş toplumlarda genç insanlara özellikle kadınlara gönderilen mesajların yanlış yorumlanması da bulunuyor. Öyle ki, aşırı inceliğin çekici olduğu şeklindeki ana tema genç kızları yanılgıya düşürüyor. Modeller ve bazı ünlü isimler gibi ince olabilmek, sağlıksız bir kilo ile aynı anlama gelebiliyor.
YANLIŞ ANLAMALAR... Bazı kişiler hem sağlıklı hem de ince olabilir, fakat sorun pek çok gencin sağlığını yitirmeden o inceliğe ulaşmasının mümkün olmamasıdır. Gençlerin büyük çoğunluğu incelik ile ilgili mesajlara bakarak yanlış fikirler geliştirebilir. Örneğin, 14 yaşındaki bir genç kız, 1.60 cm boya sahip birinin ideal kilosunun 40 olması gerektiğine inanabilir. Oysa sağlıklı kilo 50'dir.
KARMAŞIK BİR DURUM Sonuç olarak zayıflamak isteyen bu genç kız öğünleri atlamaya, ihtiyacı olan gıdaları reddetmeye başlar. Gittikçe zayıflar, fakat kendini yine de şişman hisseder. Sonunda hastaneye kaldırılması gerekir. Ancak, yeme bozuklukları basitçe yemek ve incelme olarak açıklanamaz. Yeme bozukluğu olan kişiler ümitsizce başkaları tarafından onaylanmayı ve kabullenilmeyi arzu ederler ve bazen bu duyguları kısa vadede ince olmakta bulabilirler ya da yemek yiyerek kendilerini rahatlatabilirler. Yeme bozukluğu temelde vücudun açıklanmayan duygularını, kendisini ve karşılanmayan ihtiyaçlarını ifade etme şeklidir.
KABUL ETMEZLER Aşırı kilo kaybı varsa ya da aşırı yemek yemekle aşırı diyet yapmak arasında gidip geliniyorsa, bir doktorla konuşmak önemli olabilir. İnkar etmek yeme bozukluklarının bir belirtisidir. Dolayısıyla kişi çoğunlukla bir aile bireyinin ya da arkadaşının ısrarı sonucu doktora gitmeyi kabul eder. Eğer aile bireylerinden birinde ya da bir arkadaşınızda yeme bozukluğundan kuşkulanıyorsanız, bir doktora görünmesi konusunda ısrar etmelisiniz. Genel olarak kabul edilen gerçek, yeme bozukluklarının tedavisinde, psikoterapist, doktor, yeme uzmanı gibi farklı alandan çeşitli uzmanların tedaviye katılmasıdır. Çoğu hastada yeme sorununun yanı sıra tedavi edilmesi gereken depresyon, kaygı bozukluğu ve diğer psikiyatrik sorunlar da mevcuttur.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR Yeme bozukluğu, hem fiziksel hem de ruhsal olarak insanı tahrip eder. Dolayısıyla bu tür rahatsızlığı olanların en kısa sürede doktora başvurması gerekir. Erken teşhis ve önlem almak, kişinin daha çabuk iyileşmesini önemli ölçüde etkiler. Erken zamanlarda teşhis edilmeyen ve geç kalınan durumlarda yeme bozukluğu kronik bir hale gelebilir ve hastanın yaşamını tehdit edebilir. En etkili tedavi yöntemi bir doktor ve yeme uzmanı ile birlikte psikoterapi ya da psikolojik danışmanlık almaktır. Tedavi kişiye özel olarak belirlenmelidir. Çünkü tedavi hastalığın şiddetine ve hastanın özel sorunlarına, ihtiyaçlarına hitap etmelidir.
PSİKOLOJİK YAKLAŞIMLAR Psikolojik terapide, hastanın hem yeme bozukluğuna hem de hastalığın altında yatan kişisel-kültürel psikolojik etkenlere bakılır. Hastanın kendisiyle ve yiyeceklerle barış içinde ve sağlıklı bir şekilde nasıl yaşayacağını öğrenmesi gerekir.