Fenerbahçe yine kızdım sana, kalbimde acı bir sızı beynimi seni düşünmekten alamıyorum. Yok mu bunun bir çaresi, bilemiyorum. Çık aklımdan seni düşünmek istemiyorum ama gönlüme beynime söz dinletemiyorum. Peki neden seni bu kadar seviyorum? Fenerbahçe, ben seni seviyor muyum? Seni sevdiğimi düşünmüyorum. Aslında seni sevmiyorum. Çok insan birbirini seviyor. Benim duygum ile onların yaşadıkları duygu bir değil. Bu tutkunun adını koyamıyorum. Bu sevdayı tarif edemiyorum. Ama tek şeyi biliyorum: "BEN SENİ SEVMEYİ SEVİYORUM." Kalbimde çok derin bir boşlukta, sabahın sessizliği içerisinde inleyen tüm duygularımı alt üst eden bir fırtına gibi tutkun! Ellerimi uzatıp ulaşamadığım define. Adını duyunca kalbimin küt küt atıp yerinden çıkarcasına atışı, gözlerimin senden başkasına kör oluşu.. Senin tutkunun verdiği hasar yalnızca bu mu? Sen Fenerbahçe, sen uğruna ömrümü feda ettiğim... Sevdiklerimi heba ettiğim... Başımı ellettiğim... Sevdiğime elveda dediğimsin... Geride kaldı artık maddiyat. Boş işler, boş umutlar, hayaller, çabalar, tüm yaşama hırsımız! Seninleyim ya! Varsan sönsün ömrümüzün tüm umut ışıkları, hayallerimiz... Seni sevmenin şerefi, bu sevdanın edebiyeti bizlere maneviyat! Sokaklarda bıraktık çocuksu gülümsemelerimizi... Okulda bıraktık defterimizi kalemimizi... Yalnız bıraktık sevdiklerimizi... Beşikten mezara kadar sen varsın... Hep seninle... Sensiz hiçbir yerde! Sevinmeyi, gülmeyi, umutla düşünmeyi seninle öğrendik, cefayı sende bulduk, acıyı sende tattık. Gün geldi kalbimizin içine bir güneş gibi doğdun. Gün geldi uğruna bedenimizi uğrunda buldun. Bitmez bu hayatın derdi, çilesi seninle olmadığım gün neyleyim sevinmeyi, gülmeyi. Duyurmaya çalışıyorum büyük sevdamı sana... Ama sanki kulakların sağır olmuş ve ben lâl. Seni sevmeme engel olacak her şeye meydan okurcasına haykırıyorum aşkını, her yediğim darbede bir kere daha haykırıyorum FENERBAHÇE AŞKINI! Düşünüyorum, bir gün duyacak mısın beni? Fenerbahçe duymuşsun beni, belki yüreğin burkulmuş, ziyandaymışsın. Sen rahat ol! Ne birkaç manşet ile ne tahriklerle, ne provokasyonlarla, ne demirden bozma coplarla ruhumuza dokunamazlar! Gerekirse bedenimizi uğruna heba ederiz. Ama bil ki ruhumuzun içinde yatan FENER- BAHÇE SEVGİSİNE elletmeyiz! Çünkü biz GENÇ FENERBAHÇELİYİZ. Asaletimiz ruhunun aynası... Adaletimiz adaletsizliğin bıkmışlığı... Cesaretimiz uğruna aldığımız yaraların acısı! Nefesimizin bedelisin Fenerbahçe! Yaşadığımız her anımızdasın! Biz Genç Fenerbahçeliyiz, peki neden genciz? Senin sevginin ışığıyla ruhumuz hep genç kalacağı için. Her atılan çamurda bir yaş daha... Her vurulan copta bir yaş daha gençleşeceğiz. Biz seni sevmedik Fenerbahçe. SENİN İÇİN SAVAŞMAYI SEVDİK! Biz seninle ayakta kalmayı öğrendik Fenerbahçem! Biz seni sevmenin aşığıyız... Yollarının yoldaşıyız, düşmanının belasıyız, karşına çıkanın yedi cihan yakasındayız. Sen ise derdimizin devası, başımızın tatlı belası, yüreğimizin sedası, sensizliğin vefasısın. Eğer olur da sevgini haykıracak gücüm kalmazsa, ellerim ellerinle olmazsa, bedenim uğruna çalışmazsa, nefesimi uğruna çekemezsem... Bil ki senin olan bu beden artık kara toprağındır! Vasiyetimiz olsun! Bedenimizi bu dünyada bırakıp, son nefesimizi verdiğimizde bunu o duymasın! Sevgilisini kaybetti sanıp yanılmasın! Yanılıp Azrail'e darılmasın. O keyfine baksın. Bedenimize değil artık ruhumuza aksın! Bilsin 25 milyonun kalbinde, söyleyin kendine çok iyi baksın! Anne, üstünde kan lekesi olan azcık parçalanmış Fenerbahçe formamı yakın, benden başkasına yar olmasın! Kimse arkamdan ağlamasın. Uğruna ölemessem darılmasın, hayatım uğruna anlasın! Olacaksa ondan bir menfaat, bir bayrak olsun... O da tabutumun üstünde dursun! Son isteğimdir bu kesin olsun, mezar taşımda "GENÇ FENERLİ" yazsın.
Sevdamıza coplarla vurulmasın! Özcanlar, Mahmutlar, Necatiler ve Sezginler unutulmasın!