Geç hamilelik anti-aging gibi...
Avrupa'da kadınların ilk çocuklarını doğurma yaşı 30'a yaklaşmıştır. Yapılan araştırmalar, kadınların ilk doğumlarını gerçekleştirdikleri yaşın her üç yılda bir yaş kadar arttığını göstermektedir. Ülkemizde de, çalışan ve kariyer yapan kadın nüfusunun artması ile evlenme ve ilk çocuğu doğurma yaşı yükselmiştir. Düzenli adet gören genç bir kadının her ay gebe kalma şansı % 25'dir (yani her 100 kadından ancak 25'i korunmadığı halde gebe kalabilir). Bu olasılık 35 yaş itibariyle hızla düşmektedir. 40-44 yaş arasında düzenli adet gören kadınların korunmadıkları halde hamile kalabilme olasılıkları % 10'dur. 50 yaş üzerinde gebelik şansı son derece düşüktür. Bir kadının üremesinin ne kadar sürebileceği, yani kaç yaşına kadar gebe kalabileceği genetik yapısına bağlıdır. Kişinin genetik haritası çıkarılabilmekte ve test sonucu, kadınlara bu konuda da bilgi verilebilmektedir. Ancak 40 yaş sonrasında kendiliğinden (tedavisiz) gebe kalan ve doğum yapan kadınlar çok daha uzun ömürlü olmaktadır. Hatta bu şanslı kadınlar 100 yaş ve üstünde ömür sürebilmektedirler. Görülmektedir ki, 40 yaş üzerinde kendiliğinden gebe kalmak, gebelik sırasında vücutta meydana gelen başta hormonal değişiklikler olmak üzere ve de bunlara bağlı oluşan farklılaşmalar yaşlanma sürecini yavaşlamakta, aynı zamanda ömrü uzatmaktadır. Aynı şekilde, geç menapoza girmekle daha yavaş yaşlanma arasında da ilişki olduğu konusunda iddialar vardır. Ancak esas nedeni bilinmemektedir. Ne olursa olsun, bugün net olarak ifade edilebilecek olan gerçek; 40 yaş üstünde hamile kalıp, doğum yapmanın kadınlar açısından gerçek bir anti- aging tedavisi olduğudur.