EKİM'in 13. günü Abdi İpekçi'ye Beşiktaş derbisinde takımımızı desteklemek için gittik.. Salon önünde Raif ve Ahmet arkadaşımız bizleri bekliyordu.. Kendilerine ulaşmamız biraz vakit alsa da içeri erken girerek açığı kapattık. Salona girmemiz ise de ayrı bir eğlenceydi. İçeri girince "İnleyen nameler ruhumu sardı..." Coşkulu kalabalığın arasına katılarak kendimizi kaybettik , adeta coştuk.. İlk başları çekişmeli geçen maçı ikinci periyottan itibaren lehimize çevirdik. Gittikçe açılan farkı "pınarbaşı" ve "hindi baba" ile kutladık.. Ve Beşiktaş'ı ezdik ve bunun mutluluğuyla birlikte evimize döndük.. Biz her gol yediğimizde "Her zaman her yerde en büyük Fener" demeyi sevdik.. Bz her galibiyette "Şen ola Fener, şen ola" demeyi sevdik.. Biz her mağlubiyette "Yenilsen de yensen de taraftarın senle, üzüntünle, sevincinle seninle birlikte" demeyi sevdik..Bizler umutların kırıldığı anda "Bizler inandık sizde inanın. Bizim için bu maçı alın" demeyi sevdik.. Biz her şampiyonlukta "Oley, oley, oley, oley şampiyon FENER" demeyi sevdik.. Biz "Sarı-Lacivert-Şampiyon- Fener" coşkusunu sevdik.. "NE GÜZEL ŞEY SENİ SEVMEK... NE GÜZEL ŞEY GENÇ FENERBAHÇELİYİM DEMEK!"