Ali İMDAT Ankaragücü Kurucu üyelerin katkılarıyla ayakta duran bir taraftar oluşumu olarak, ultrAslan hala planladığı etkinlikleri gönül rahatlığıyla yapabilecek güce sahip değildi... Büyük bir heyecanla kurulmaya başlanan dernek merkezi, (1 Haziran 2001 itibarı ile Gayrettepe'de dernek merkezi olarak kullanılacak daire tutuldu. 17 Temmuz 2001 tarihinde ise Dernekler Masası tarafından "Genç Galatasaraylılar Derneği" adıyla tescillendi) hem kısa sürede oluşan enerjinin hemen tümünü almaya başladı, hem de oluşmaya başlayan bürokrasi yüzünden maddi bir süreklilik kaygısının ön plana getirilmesine yol açtı. Faaliyetlerden/projelerden bahseden ekip, birdenbire ödenecek depozitlerden, kiradan bahseder oldu. Üstelik bu sürecin uzun sürmesi, sanki ultrAslan'ı yönlendirenlerin başka hiçbir şey yapmadıkları gibi bir izlenim oluşmasına yol açtı. Yani taraftar için legal ortam pek de iyi olmamıştı sanki. ultrAslan'ın çok güzel bir adı vardı ve "Markası" da artık oluşmuştu. ultrAslan ismi ise T.C. Marka Tescil Bürosu tarafından tescil edilmiş durumdaydı. Bunu kullanabilme becerisi, belki de ultrAslan'ın ihtiyacı olduğu mali bağımsızlığın en önemli kanalı olacaktı. Bu konuda çalışmalara hız vermek gerekiyordu. Türkiye'de yaşanan ekonomik buhranın bunda mutlaka etkisi vardı ve bu gelir düzeyiyle, ultrAslan'ın kendine yarattığı bürokrasiyi ancak yaşatabileceği ortadaydı... Ama ultrAslan'ın sezon başında namının, gücünden daha önde gitmesinin getirdiği bir yenilik de oldu. Galatasaray Kapalısı'nın adı Başkan Faruk Süren yönetimince "ultrAslan Tribünü" olarak değiştirildi. Hatta o sezonki kombine kartların üzerine de "ultrAslan Tribünü" yazıldı. Bir taraftar grubu için tribüne adını vermek çok önemli bir gelişme olarak gösterilebilir. Hele Galatasaray gibi taraftarına pek önem vermeyen bir kulüp için! Yönetimin yaptığı böyle bir jestin kombine satışlarını artırmaya yönelik bir hesaba dayandığını görmemek elbetteki mümkün değil. Üstelik, paradoksal bir biçimde o tribünlerin adını ultrAslan koyup bir yandan da en pahalı fiyatı ve daha da kötüsü, o tribünlere "Koltuk numarası" koymak, başlangıçta haberi alarak sevinen birçok ultrAslan'ın hevesini kursağında bıraktı. Oysa ki, o sezon için düşünülen en temel şey, grup ruhunu oluşturacak en önemli adım, kapalı tribünün tamamının numarasız yapılması ve ücretinin düşük tutulması, taksitinin daha uzun vadeye yayılmasıydı. Bu konudaki beklentinin gerçekleştirilememesi, bir kısım ultrAslan'ın kapalıyı terk ederek eski açık tribüne gitmesine veya kombine alamamasına yol açtı. Aralarında üniversite öğrencilerinin çoğunlukta olduğu gençler de kapalıya gidemeyeceklerini açıkladılar. Tamamen maddolanaksızlıkların dayattığı bu kısmi taşınma, belki de eski açık tribünün de aktifleşmesine ve daha geniş katılımın sağlanmasına neden olacaktı. İlk maçlarda bunun işaretlerini görmek mümkündü.