Türkiye 1918'den beri sürdürdüğü veremle mücadelede hüsrana uğradı. Son rakamlara göre; ülkemizde her yıl bu ince hastalığa yakalanan sayısı artıyor.
Tıpta 'tüberküloz' olarak adlandırılan, halk arasında ise 'ince hastalık' olarak bilinen verem, içinde bulunduğumuz 21'inci yüzyılda bile hayatımızı tehdit etmeye devam ediyor. Yokluğun, yoksulluğun hastalığı veremle mücadeleye 1918'li yıllarda başlayan Türkiye, hasta sayısında dünya sıralamasında 59'uncu sırada bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre veremli hasta sayısı bakımından ilk sırada 1 milyon 788 bin hastayla Hindistan bi- rinci, 1 milyon 334 bin hastayla Çin ikinci, 627 bin hastayla Endonezya üçüncü sırada yer alıyor. Nüfusu her geçen gün artan, ancak veremli hasta sayısı bir türlü azaltamayan ülkemizde 2005 yılı kayıtlarına göre tam 18 bin 789 yeni hasta var. Veremle mücadelede en etkin yol olduğu belirtilen 'Doğrudan gözetim altında tedavi' stratejisi uygulanamadığı için hasta sayısı hiç azalmıyor. Hekimler hasta sayısının azaltılmasının tek yolunun politik kararlardan geçtiğine inanıyor. Son rakamlara göre, ülkemizde her yıl 30-40 bin kişi vereme yakalanıyor. 3 bin kişi de bu ince hastalık yüzünden hayatını kaybediyor.2005 yılı içinde sadece İstanbul'da 6 bin yeni hasta yakalandı.
50 YILDIR TEDAVİSİ VAR AMA... Tüberküloz, asıl olarak akciğerlerde yerleşen, fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, süreğen bir hastalık olarak tanımlanıyor. Verem, bilinen en eski hastalıklardan olmasına; 50 yıldır tedavisinin mümkün olmasına rağmen, halen dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıkların başında yer alıyor. Yerküre üzerindekiher üç kişiden birisinin tüberküloz mikrobuyla tanıştığını açıklayan Uzm. Dr. Füsun Soysal da, hastalığa sebep olan mikrobun (Mycobacterium tuberculosis) veremli hastadan sağlam kişiye geçerek yayıldığını belirtiyor. Dr. Soysal, "Çok daha nadir olarak hasta sığırların süt ve bu sütlerden yapılan süt ürünleri ile de verem mikrobu bulaşabilir" diyor. Verem mikrobu hava yoluyla bulaşıyor. Hasta kişinin öksürmesi, aksırması, konuşması ve nefes alıp vermesi sırasında havaya saçılan mikroplar havada günlerce asılı halde canlı kalıyor. Hasta kişiyle teması olan, yani kapalı bir ortamda uzun süre aynı havayı soluyan sağlam kişiler de nefes aldıklarında havadaki bu mikropların onların akciğerlerine ulaşması sonucu rahatsızlanıyor. Hastalık, solunan mikrobun sayışma, hastalık yapma gücüne (bazı mikroplar ölü veya zayıf olup hastalık yapamaz) ve sağlam kişinin direncine, savunma sisteminin kuvvetine bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Sigara içen, alkol alan, beslenmesi bozuk ve kötü yaşam koşullarına sahip kişilerde ve başta akciğer hastalığı, şeker hastalığı, bazı kan hastalıkları, AIDS ve böbrek hastalıkları gibi süreğen hastalığı olanlarda verem oluşma olasılığı daha da yükseliyor. Mikrobu alan kişide bazen 1-2 ay, bazen bir kaç yıl, bazen de onlarca yıl sonra hastalık gelişebiliyor.