Şöhret mi ağır, şöhreti taşımak mı?
Şöhreti taşımak ne kadar zorsa onunla başa çıkmak, mutabakata varmak, hatta galip gelmek çok daha zor. Şöhret her hareketinizi, her sözünüzü boğan ateşten bir çember misali. Çemberi yarmayı göze alırsanız, ateşin üzerine yürümeniz gerekiyor. Ve sağ kalma ihtimaliniz de az. İşte yıllarca hiç bozulmadan şöhreti sırtlayanların hali de buna benziyor. Ateşten çemberi aşıp ayakta kalmayı başarıyorlar. Sonrasında muzaffer bir komutan edasıyla yollarına devam ediyorlar. Ben Bülent Ersoy'u ve Hülya Avşar'ı biraz böyle görüyorum. Artık canlı yayınlarda bile ağızlarından çıkanları ölçüp tartmak zorunda hissetmiyorlar. Ne kaybederim, ne kazanırım diye düşünmüyorlar. Çünkü öyle bir yerdeler ki kaybetmek, kazanmak yok artık...