Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 09 Aralık 2006  
KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER YAZILAR
Zincirleme hatalar
Okuma sorunu (Disleksi) belirtileri

Zincirleme hatalar

Bazı beyinler objelerin yönünü tayin edemez. Bununla birlikte okuma-yazma sorunları da ortaya çıkabilir Harflerin sağ-solunu fark edemeyen çocukları okulda arkadaşları dışlar; zekalarıyla ilgili yorumu yapılır....



Dün dikkatin ne olduğunu ve hayatımızdaki önemini anlatmıştık. Bugün ise dikkatin uyaran süresi ile devam edeceğiz. Uyaranın uzun süre tekrar tekrar verilmesi halinde; uyaran, uyaran olmaktan çıkar ve sonunda dikkat çekemez. Bu konu, özellikle algı sorunu olan bireyler ile birlikte yaşayanların bilmesi gereken bir durumdur. Bu kişiler ile birlikte yaşayanların onlara verecekleri komutları yavaş ve değişken bir tempoda vermeleri gerekir. Anneler, çocuklarını 'defalarca' uyardıkları halde sözlerini dinletemediklerinden yakınırlar. Uyaranın, uyaran olabilmesi için bir sınırı ve süresi olduğu, aksi halde uyaran olma özelliğini yitirdiği hatırlanmalıdır. O halde, annelerin 'defalarca tekraralayan uyarıları' çocuk için bir uyaran değil, tepkisel davranışa zorlayıcı bir tutum olduğu bilinmelidir.

YAŞA GÖRE DEĞİŞİYOR
Dikkatin sürdürülebildiği en uzun süre o kişinin dikkat süresidir. Dikkat süresi, yaşa bağlı gelişme gösteren beyinsel bir parametredir. Üçüncü yaşta 2- 3 dakikaya ulaşır. Ergenlik ve yetişkin dönemde en üst değerine çıktıktan sonra, ilerleyen yaşla birlikte dikkat süresinde azalma görülür. Bir objenin konumu, dikkate öncelikli etki eden bir özelliktir. Yani, bir objenin sağda ya da solda olduğunun fark edilebilmesi önemlidir. Bazı beyinler objenini sağda mı solda mı; üstte mi altta mı olduğunu algılayamaz. Bu kişilerde pek çok sorun yanında, okuma ve yazma sorunları da ortaya çıkar. Çünkü harf ve rakamların sağ ve solunu fark edemezler. Bu çocuklarda yazma sorunu da ortaya çıkabilir. Öte yandan, okuma ve yazma; okul ile birlikte çocuğun yaşamında etkili olmaya başlayan iki aktivitedir. Bu nedenle, yukarıda anlatılan okuma ve yazma sorunları da bu dönemde ortaya çıkar. Yaşıtları okuduğu halde çocuk bir türlü okuma ya da yazmayı sökemez. Çocuk okuyup yazamadığı için sınıf aktivitelerinden kopmaya başlar. Sınıfta grubun dışında kalması sonucu, zamanın geçmesi için oyalanmak, dolayısı ile kendine uyaran yaratma çabasına yönelir. Sırasında oturamaz olur. Arkadaşlarına sataşmaya, onların dikkatini çekmeye, yani gruba dahil olmaya çalışır. Bu durum, onun hiperaktif ve dikkatsiz olması şeklinde yorumlanır. Akademik olarak geri kalmakla, bu sefer de geri zekalılık ile teşhislendirilir. Tüm bunlar, çocuğun psikolojik olarak depresyona girmesine, yaşadığı çaresizliğin hırçınlık olarak dışa vurumuna neden olur. Ders yapmak istemez, okulu gitmemek için çeşitli bahaneler uydurmaya hatta psikolojik sıkıntının iç organlara yansıması sonucu gerçekten karın ağrıları, barsak sorunları yaşamaya başlar. Çocuğun sıkıntıları tam okul öncesi ortaya çıktığı, okul saati geçince ortadan kalktığı için, bu sefer çocuk 'okula gitmemek için numara yapmak'la suçlanır. Bu, onun aşağılık kompleksini arttırır. Okul öncesi sıkıntılar süreklilik kazanınca, bu sefer 'çocuğun iç organlarında bir sorun var mı?' diye tetkiklere girişilir.

MOTİVASYONUNU ARTIRIN
Duyu organları (uyku dahil), hassas oldukları uyaranlara daima açıktırlar. Ancak, bir uyaranın aynı ortamda olan biri tarafından algılandığı halde, bir diğerince algılanmadığı da görülür. Dikkatin çekilmesinde; uyarana ait özellikler yani 'taban etki' önemlidir. Ancak, bireyin ihtiyaç önceliği de, yani 'tavan etki' de önemli rol oynar. Yani, bir çocuk bir şeye yönlendirilmek isteniyorsa, söz konusu şeyin albenisinin artırılmasından başka, ona olan ihtiyacının, yani motivasyonunun da artırılması gerekir.

ZOR FARK EDİLİR
Okuma, yazma ve benzeri pek çok algı sorunu, bireyin yaşamını alt üst etse de başkaları tarafından fark edilip anlaşılamaz. Yani, kişinin ateşi çıksa hemen fark edilir ,ancak harfleri sağını solunu fark edemediği yakın çevresi tarafından anlaşılamaz. Bu kişiler diğerlerinin yapıp kendilerinin yapamadığı şeyin ne olduğunu da ifade edemezler. Sonunda bu sorunları yaşayan bireyler, sorunlarının ne olduğu anlaşılamadan ve kendilerindeki eksikliği kendileri de ifade edemeden yaşamlarını tamamlarlar. Ancak, bu gibilerin arada kaynadığı günler geride kalmıştır. Sanayileşme ile birlikte akademik başarı ekmek parası ile eş anlamlı olmuştur. Bu yüzden, dikkat sorunu nedeni ile başarısızlığa terk edilen bu bireylerin topluma kazandırılmaları şarttır.

DİKKAT YETERSİZLİ- Ğİ, HİPERAKTİVİTE VE DÜRTÜSELLİK NEDİR?
Dikkat yetersizliği, hiperaktivite ve dürtüsellik sorunu, okul öncesi ya da okulun ilk yıllarında fark edilen bir durumdur. Bu çocuklar dikkatlerini ve davranışlarını kontrol etmekte güçlük çekerler. Çocukların % 3-5'inde ortaya çıkar. Yani, 25 kişilik bir sınıfta en az bir çocuk bu sıkıntıyı yaşamaktadır. Dikkat yetersizliği ve hiperaktiviteden ilk kez 1845'te Dr. Heinrich Hoffman bahsetmiştir. Üç yaşındaki çocuğuna okuyacak kitap bulmakta sıkıntı çeken Dr. Hoffmann, değişik çocuk tiplemelerinin yer aldığı kendi kitap serisini oluşturmuştur. Bu kitaplardan birinde sözünü ettiği, sağını solunu çekiştiren çocuğun dikkat yetersizliği olan bir çocuğun yazılı ilk anlatımı olduğu sanılmaktadır.

YARDIM ALMAK ŞART
Dikkat yetersizliğinin kalıtsal bir davranış sorunu olduğundan ilk kez 1902 yılında Sir George F. Still söz etmiştir. Okuldaki önemi nedeni ile dikkat yetersizliği olağanüstü dikkat çeker hale gelmiş ve o günden bu yana sayısız bilimsel çalışma yapılmış, halen de yapılmaktadır. Dikkat yetersizliği ve hiperaktiviteden yakınan bir çocuk ciddi fakat aşılabilir bir sorun ile karşı karşıya demektir. Ancak, profesyonel bir yardım alması şarttır.


Prof Dr Sabiha Keskin Paktuna

DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Oryantal Star'da büyük kapışma!Özü de bir sözü de!
Kapadokya'ya 'ola'Şimdi festival zamanı
Kariyer yapmak hiç kolay değil!Boyu boyunuza uygun olsun
Çiçek tutkusu şallara yansıyorBana ayakkabını söyle kim...
Seray futbolcu severSüper Lady'nin en büyük Kıvanç'ı
Nişanına gelemedi yanına...Eski aşk başına bela oldu...
Korsana savaş'Lale Devri' için savaş...
Kenan gitti Serdar geldiKendi mezarına yürüyerek girdi
Cezaevinde gösteriSu katılmamış Sanat Müziği!
Hepsi grubu ile tanışmak için...DVD
Vizyona girenlerEğlence takvimi
Acil servisGünün mönüsü
Çelebi Çiçek ile tarot kartlarıAşk mesajları
İrfan Gürkan Çelebi:...Timuçin Güner: Ahlaksız teklif
GÜNCEL
Acıları Acıları ateş topu!
'Beckham Rıdvan' teknenin pervanesine kapılıp can verdi, kara haber...
Mahkemeden ünlüler geçti!
Çıplak heykele saldırı
Sis İstanbul'u rehin aldı
Şehit astsubay uğurlandı
Hainler kanlı plan yaparken...
Kaza gitti izi kaldı
SPOR
Oskay'ın Oskay'ın 7 yalanı
Daha önce Telegol programında ortaya koyduğu iddiaların aksine bu kez...
Ligin 'Halis' muhlis kralı 1-0
20 bin taraftar kaçak seyretti
Tigana kükredi
Erken sevinmesinler
Tek hedef galibiyet
Kartal'a vız geldi: 80-64
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Sisli 13°C 7°C 
ANKARA Sisli 11°C -2°C 
İZMİR Parçalı Bulutlu 17°C 7°C 
ANTALYA Az Bulutlu 18°C 10°C 
ADANA Az Bulutlu 19°C 1°C 
EKONOMİ
IMKB E: 39.320,470 D:% -1,35
DOLAR S: 1,436 D:% 0,17
EURO S: 1,914 D:% 0,53
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Künye | Ana Sayfa
    Copyright © 2003, 2006 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu