Ya kısmet
Çöpçatan Partisi'nden izlenimlerimize devam ediyorum. Bahçelievler'de Pramit Restoran'ın kapısından içeri girdik. İçeride üç-beş kişi vardı. Sessizce geçip bir masaya oturduk. Sonra etrafa bakınmaya başladık. Bizim hatun, beni masanın altından dürtmeye başladı. "Şu adama baksana?" Dönüp baktım. Ne yalan söyleyeyim, gülmekten yerlere yattım. Mübarek adam 'nar ağacı gibi çiçek açmış' ortalık yerde. Yanda fotoğrafını görüyorsunuz. Şöyle bir göz göze geldik. O da bize güldü. Sonra ne olduysa mekan bir anda dolmaya başladı. Çöpçatan Haluk Ağabeyimiz biraz gecikmeli olsa da, sonunda teşrif etmişlerdi mekana. Meğerse adamcağızın arabası yolda bozulmuş. Gencinden yaşlısına o gün, herkes oradaydı. Herkes belki 'kendime uygun birisini bulurum' diye koşturarak gelmiş. Kimi emekli subay, kimi emekli bürokrat, kimi bankacı, kimi işadamı, kimi ise ev kadını. Anlayacağınız her meslekten ve her eğitim seviyesinden insan orada. En çok şaşırdığım şey ise kimi anne, kızını alıp gelmiş. 'Belki kızıma hayırlı bir kısmet bulurum' diye... Kimi kız da, annesini alıp gelmiş. 'Belki anneme hayırlı bir kısmet bulurum' diye. Herkes çaktırmadan birbirini göz ucuyla süzüyor. Bir süre o çekingenlik devam ediyor. Sonra müzik, ortamı biraz gevşetiyor. İnsanlar bir anda kendilerini piste atıyorlar. Ve başlıyorlar oynamaya. 50 yaş civarındaki bir kadın 'ha bire bakıp duruyor bana.' Yanında da belli ki kızı var. Bizim hatuna dedim ki: "Aman dikkat et. Kocan elden gidiyor galiba." Güldü. "Yok daha neler?" dedi. Sonra bizim masada oturan Şebnur Abla'nın yanına geldi kadının kızı. Dedi ki: "Annem şu arkanızda oturan adamdan hoşlanmış. Ama tanışmaya utanıyor. Ne yapabiliriz?" Ben o anda derin bir oh çektim. Kadının günahını almışım. Şebnur Abla adama baktı. "Tamam kızım" dedi. "Duruma bir bakarız." Adam da benim tam arkamda oturuyor. Son derece düzgün bir adam. Döndüm adama dedim ki: "Merhaba beyefendi. Şu masada oturan kadın var ya, sizden hoşlanmış. Tanışmak ister misiniz?" Adam önce bir lahmacun gibi gevşedi. Sonrada "neden olmasın?" dedi. Kalkıp gitti kadının masasına. Sonra ne olduğunu bilmiyorum. Bankacı ikiz kardeşler vardı. En büyük hayalleri ise ikiz kız kardeş bulup, onlarla evlenmekmiş. Sonra kadının biri oturduğumuz masaya geldi. O gün muzipliğim üzerimdeydi. "Nasıl buldunuz kırmızı giyimli şu adamı?" diye sordum. Kadının verdiği cevap ilginçti. Onu da Cuma günü yazalım.